Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gelecek Uzun Sürer

Louis Althusser

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Birbirine bağlanan bütün bu anılar boyunca, yalnız ve yalnız olguları vermeye büyük özen göstermek kararındayım; ama sanrılar da birer olgu değil mi?
-Sever misin bu şairi? _*Andrey Voznesenski* çok severim! “Ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni ? Daha da korkunç, bir başına değilsen oysa…”
Reklam
"Bedenin ne kadar gücü varsa ruh da o kadar özgürdür" - Spinoza Spinoza Freud'a tam burada yaklaştırılabilir. Zira kederle sevinç arasında yırtılan bu conatus, ölüm içgüdüsüyle hayat içgüdüsü, Thanatos'un kederiyle Eros'un sevinci, arasında bocalayan libido'dan başka nedir ki?
Conatus: Bütüncül güç istencidir. Spinoza'nın tespitidir.
"Kara-ayak"/"Pied-noir": Kuzey Afrika'da, özellikle Cezayir'de doğmuş büyümüş Fransızların takma adı
Sayfa 318 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Ama daha önce tımarhane kurumunun -niteliği bir yana- yalnızca kurum olarak var olmasıyla bile neden olduğu zararlar üzerinde durmak istiyorum. Akut, yani tanımı gereği geçici bir nöbete yakalanan ve tepeden inme kararlarla, nerdeyse mekanik olarak, tımarhaneye kapatılan birçok hastanın, orada ilaçların ve kapalı yaşamanın etkisiyle, "kronik", yani bir daha hastanenin duvarları dışına çıkamayacak gerçek ruh hastaları haline geldikleri iyi bilinen bir olaydır. Ruh hastalarını hastaneye kapatma mekanizmasını ortadan kaldırıp onun yerine -gündüz hastanesi ya da dispanser gibi- "gezici" müdahaleleri yeğleyenlerin iyi tanıdıkları bir etkidir bu. İtalya'da Basaglia tarafından yapılan (daha doğrusu savunulan) reformun derin anlamı da buradadır. Basaglia'nın istediği, sinir hastalıkları hastanelerini kapatıp hastaları ya özel kliniklere ya da gönüllü ailelere devretmek suretiyle, hem akut hastaları hem de kronikleri tımarhaneye tıkılmanın mekanik kötü etkilerinden kurtarmaktı. Doğal olarak böyle bir reform ancak büyük halk hareketlerinin olduğu bir dönemde, işçi sendika ve partilerinin yardımıyla tasarlanabilirdi. Bastırıcı bir zihniyetin egemen olması yüzünden Fransa'da bunun düşünülmesi bile güçtür. Bilindiği gibi İtalya'da da Basaglia'nın reformu başarısızlığa uğradı. Artık hastaları toplumda konuyla ilgilenen bütün etkili ve yetkili çevrelerin elbirliğiyle belirledikleri bu cehennemden çıkarmak için ne yapılabilir ki?..
Sayfa 293 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
"Gerçekten de birbirini çağrıştıran bütün anılar boyunca olgulara sımsıkı bağlı kalmaya önem veriyorum. Ancak sanrılar da birer olgu değil mi?"
Reklam
Ama hangi filozofun gönlünde, -büyük filozoflarda açık açık- hele itiraf etmekten de kaçınıyorsa, dünyada değiştirip dönüştürmeyi tasarladığı şeyi hep gözünün önünde bulundurmak gibi felsefenin doğal parçası sayılan bir aslan yatmaz ki? Heidegger bile, gerçi yalnızca fenomenolojiden (ama neden yalnız ondan? Belli değil) söz ederken, onun "dünyayı değiştirmeyi" amaçladığını söylemiyor mu? Gene bu yüzden, Marx'ın "Feuerbach Üzerine Tezler"indeki ünlü sözü de ("Dünyayı yorumlamak değil dönüştürmek söz konusudur.") eleştirdim. Buna karşı, bazan dönüştürmek, bazan geriletmek, bazan da tehlikeli sayılan bir değişim tehdidine karşı olduğu gibi korumak ve güçlendirmek amacıyla, bütün büyük filozofların dünya tarihinin gidişine müdahalede bulunmaya kalkıştıklarını gösterdim. Bu noktada, Marx'ın o uluorta söylenmiş sözüne karşın haklı çıktığımı düşünüyordum, hala da düşünüyorum.
Sayfa 185 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.