Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gelecek Uzun Sürer

Louis Althusser

Gelecek Uzun Sürer Gönderileri

Gelecek Uzun Sürer kitaplarını, Gelecek Uzun Sürer sözleri ve alıntılarını, Gelecek Uzun Sürer yazarlarını, Gelecek Uzun Sürer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
-Yani yalın özgürlük,
"Kendimi, yalnızca var olmayan gibi değil, aynı zamanda var olmamaktan suçlu gibi de hisseder oldum."
Can Yayınları
-Yol'a dair:
''Yola doğmuş yolcunun azığı kendi ayak izleridir; kendinin önden giden izini sürer.''
Can Yayınları
Reklam
Boşluğun sessizliğinde yüksek sesle konuşma yürekliliğini gösterirseniz birileri sizi mutlaka duyar.
Can Yayınları
"Kendimi, yalnızca var olmayan gibi değil, aynı zamanda var olmamaktan suçlu gibi de hisseder oldum."
Can Yayınları
"Kara-ayak"/"Pied-noir": Kuzey Afrika'da, özellikle Cezayir'de doğmuş büyümüş Fransızların takma adı
Sayfa 318 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Bütün eşyaları kaybediyordum, çünkü yaşamımdaki Bütünü kaybetmiştim ve onun yasını tutuyordum.
Sayfa 294 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Reklam
Ama daha önce tımarhane kurumunun -niteliği bir yana- yalnızca kurum olarak var olmasıyla bile neden olduğu zararlar üzerinde durmak istiyorum. Akut, yani tanımı gereği geçici bir nöbete yakalanan ve tepeden inme kararlarla, nerdeyse mekanik olarak, tımarhaneye kapatılan birçok hastanın, orada ilaçların ve kapalı yaşamanın etkisiyle, "kronik", yani bir daha hastanenin duvarları dışına çıkamayacak gerçek ruh hastaları haline geldikleri iyi bilinen bir olaydır. Ruh hastalarını hastaneye kapatma mekanizmasını ortadan kaldırıp onun yerine -gündüz hastanesi ya da dispanser gibi- "gezici" müdahaleleri yeğleyenlerin iyi tanıdıkları bir etkidir bu. İtalya'da Basaglia tarafından yapılan (daha doğrusu savunulan) reformun derin anlamı da buradadır. Basaglia'nın istediği, sinir hastalıkları hastanelerini kapatıp hastaları ya özel kliniklere ya da gönüllü ailelere devretmek suretiyle, hem akut hastaları hem de kronikleri tımarhaneye tıkılmanın mekanik kötü etkilerinden kurtarmaktı. Doğal olarak böyle bir reform ancak büyük halk hareketlerinin olduğu bir dönemde, işçi sendika ve partilerinin yardımıyla tasarlanabilirdi. Bastırıcı bir zihniyetin egemen olması yüzünden Fransa'da bunun düşünülmesi bile güçtür. Bilindiği gibi İtalya'da da Basaglia'nın reformu başarısızlığa uğradı. Artık hastaları toplumda konuyla ilgilenen bütün etkili ve yetkili çevrelerin elbirliğiyle belirledikleri bu cehennemden çıkarmak için ne yapılabilir ki?..
Sayfa 293 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Ne de olsa Marx'ın düşüncesi, doğal olarak kendi çağının kuramsal zorlamalarının (ve kaçınılmaz çelişkilerinin) kıskacında oluşmuştur; dolayısıyla da onu gerçekten kendimizle çağdaş kılma çabası gereksiz değildir.
Sayfa 238 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
"Kendine masal anlatmamak": Bu formül benim için materyalizmin tek tanımıdır.
Sayfa 237 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
İdealist, trenin hem hangi istasyondan kalktığını hem de nereye gittiğini önceden bilen adamdır ve trene bindiği zaman nereye gideceğini de bilmektedir, çünkü onu götüren trendir. Materyalist ise aksine, nereden gelip nereye gittiğini bilmediği trene hareket halindeyken binen adamdır.
Sayfa 234 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Reklam
"Düşünmek, üretmektir."
Sayfa 231 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Ama hangi filozofun gönlünde, -büyük filozoflarda açık açık- hele itiraf etmekten de kaçınıyorsa, dünyada değiştirip dönüştürmeyi tasarladığı şeyi hep gözünün önünde bulundurmak gibi felsefenin doğal parçası sayılan bir aslan yatmaz ki? Heidegger bile, gerçi yalnızca fenomenolojiden (ama neden yalnız ondan? Belli değil) söz ederken, onun "dünyayı değiştirmeyi" amaçladığını söylemiyor mu? Gene bu yüzden, Marx'ın "Feuerbach Üzerine Tezler"indeki ünlü sözü de ("Dünyayı yorumlamak değil dönüştürmek söz konusudur.") eleştirdim. Buna karşı, bazan dönüştürmek, bazan geriletmek, bazan da tehlikeli sayılan bir değişim tehdidine karşı olduğu gibi korumak ve güçlendirmek amacıyla, bütün büyük filozofların dünya tarihinin gidişine müdahalede bulunmaya kalkıştıklarını gösterdim. Bu noktada, Marx'ın o uluorta söylenmiş sözüne karşın haklı çıktığımı düşünüyordum, hala da düşünüyorum.
Sayfa 185 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
"Sende beğenmediğim yan, kendini yok etmek istemen."
Sayfa 164 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996. Bir kadın arkadaşı Althusser'e söylüyor
İki satır Marx, Engels okumadan komünist olmaya kalkışmışlar herhalde
Dönem Maurice Thorez dönemiymiş: "Ağızlar açılsın! Partide manken istemiyoruz!" Bir gün bir kahvede Jacques Duclos'yla bile karşılaşmış. Bilardo oynamışlar ve Helene kazanmış. Bozulan Duclos, durumu, "Masum kızlara avuçlar dolu!" diyerek yorumlamış.
Sayfa 128 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996
Psikolojik sağlığı en çok etkileyen makro değişkenlerdir, örn, ataerkillik
Demek ki, pek çok fobi hiç psikanaliz yapılmadan da pekala tedavi edilebiliyormuş: her şeyin yoluna girmesi için, örneğin, kocanın ölmesi, Madam Althusser'in tekrar Lucienne Berger* olması yeterliymiş!
Sayfa 114 - Can Yayınları, 1. Baskı, 1996. *Evlenmeden önceki adı
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.