Şimdi dönüp baktığımızda değişimin en büyük itici gücünün bir aşığın mantıksız tutkusuna benzeyen özgürlük ve eşitlik özlemi olduğunu görebiliyoruz; değişim, zamanın varlıklı ve eğitimli insanlarının amaçsız, toplumdan kopuk yaşamını nefretle reddeden bir gönül rahatsızlığıydı.