Milyonlarca gerçek kişinin -aralarında pek çok çocuk olmak üzere- açlıktan ölmesi karşısında insanların fazla rahatsız olmaması, ama Anna Karenina'nın ölümü karşısında ıstırap çekmesi ne anlama gelir? Asla var olmadığını bilmediğimiz bir kişinin kederini derinden paylaşmamızın anlamı nedir?
Öyle görünüyor ki kültürel konumları ne olursa olsun pek çok okur, kurmacayla gerçek arasındaki farkı göremiyor ya da göremez hale geliyor. Kurmaca karakterleri, sanki onlar gerçek insanlarmış gibi ciddiye alıyor.
Hikâyeye Latinlerin şu kuralı hükmeder: "Rem tene, verba sequentur" -konuya hâkim ol, sözcükler arkadan gelir- şiirde ise bu sözü şu şekilde değiştirmemiz doğru olur: "Sözcüklere hâkim ol, konu arkadan gelir."
Bir filozof, yazdığı metinler -anlamlarının tamamını yitirmeden- özetlenebilen ya da başka sözcüklere aktanlabilen profesyonel bir yazardır; öte yandan yaratıcı yazarların metinleri eksiksiz olarak başka dillere çevrilemez ya da değişik sözcüklerle açıklanamaz.