Ne de korkunçtu değil mi? Bakanlara rüşvet verilebilsin,kentliler ve beyzadeler nesiller boyunca,ateşlerin karşısında yan gelip yatsın,gününü gün edebilsin diye,bütün bir halk babadan oğla madenin dibinde geberip gidiyordu!
Büyük işletmeler,köleliği kitabına uydurup,milyonlarca emekçi kolu,bir ulusun tüm işçilerini,bin kadar miskinin servetini beslemek için,asker gibi çalıştırıyor,her gün biraz daha sindiriyordu.Ama,madenciler toprağın alında ezilen,kaba,cahil insanlar değillerdi artık! Toprağın altından bir ordu bitiyordu,tohumlar yeşeriyordu artık,bol güneşli bir günde toprağı delip,fışkıracaktı.Evet,işte o gün,emek sermayeden hesap soracaktı,bilinmeyen bir yerlerde,mabedi içinde çöreklenmiş oturan,diğerlerinin kanını emerek beslenen işte o tanrıdan! Oraya gidilecek,hiç görmedikleri yüzünü yangın alevlerinde elbet göreceklerdi,insan etiyle dolmuş o canavar putu,o iğrenç domuz yavrusunu kana boğacaklardı!