Giacometti'nin Atölyesi sözleri ve alıntılarını, Giacometti'nin Atölyesi kitap alıntılarını, Giacometti'nin Atölyesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir.
Gitgide, tek tek herkesin, her şeyin, plastik güzelliği çok gerilerde bırakan gerçeği içinde, Rembrandt'ın kaleminden çıktığı bir şehirden geçiyorum. Yalnızlıktan oluşma bir şehir nasıl da hayat dolu olurdu derken, otobüsün yoluna, bir meydandan geçen âşıklar çıkıyor
Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir.
"Ben yalnızım" diyor sanki her nesne; "demek ki, karşısında hiçbir şey yapamayacağınız bir zorunluluğa kapılmışım. Eğer kendimden başka hiçbir şey olmazsam, yıkılmaz olurum. Ne isem o ve sakınımsız olduğuma göre, yalnızlığım, yalnızlığınızı tanıyor."
Güzelliğe, tikel, herkeste farklı olan, görünür ya da gizli yaradan, her insanın içinde taşıdığı, koruduğu ya da geçici fakat derin bir yalnızlık için dünyayı terk etmek istediğinde kapandığı, çekildiği yarasından başka kaynak aranmaz. Demek ki bu sanatla, sefalet düşkünlüğü arasında büyük fark var.
Benim için dünyayı daha da dayanılmaz kılan, Giacometti'nin yapıtı: çünkü aldatıcı görünüşünden arındırılmış insandan geriye kalanın sırrını çözmek için, gözünü rahatsız eden şeyi uzaklaştırmayı, o kadar iyi biliyor ki bu sanatçı.
Ne kadar saygı duyuyor nesnelere. Her nesnenin kendine has bir güzelliği var; çünkü her nesne, kendisi olma edimi içinde, "yalnız"; her nesnenin içinde, yeri doldurulamayacak bir şey var.
Güzelliği, - Giacometti heykellerinin, bana kalırsa, en uç uzaklıktan, en beri yakınlığa o sürekli, aralıksız gidip gelişten kaynaklanıyor: Bu gidip geliş bitmek bilmiyor; işte bunun için hareket ediyorlar diyebiliyoruz.
...her insan, bütün varlığının hücum ettiği, fakat kendisinin tam olarak idrak etmediği yarası eliyle yerleştirildiği yalnızlık sayesinde, varlığının en yeni, en benzersiz, -ama hep bir yara olarak kalan- yanıyla görünüyor gözüme.
Bu figürlerde görülen akrabalık, insanın sahip olduğu en alt edilmez şeye, herhangi başka bir insanla tıpatıp eşdeğer olma yalnızlığına itildiği o değerli nokta, bana kalırsa.
-Giacometti'nin figürleri, bozulmaz birer bütün olduklarına göre- kaza olasılığı ortadan kalksa, geriye ne kalır acaba?