Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Giacometti'nin Atölyesi

Jean Genet

Giacometti'nin Atölyesi Gönderileri

Giacometti'nin Atölyesi kitaplarını, Giacometti'nin Atölyesi sözleri ve alıntılarını, Giacometti'nin Atölyesi yazarlarını, Giacometti'nin Atölyesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ben yalnızım" diyor sanki her nesne; "demek ki, karşısında hiçbir şey yapamayacağınız bir zorunluluğa kapılmışım. Eğer kendimden başka hiçbir şey olmazsam, yıkılmaz olurum. Ne isem o ve sakınımsız olduğuma göre, yalnızlığım, yalnızlığınızı tanıyor."
Ne kadar saygı duyuyor nesnelere. Her nesnenin kendine has bir güzelliği var; çünkü her nesne, kendisi olma edimi içinde, "yalnız"; her nesnenin içinde, yeri doldurulamayacak bir şey var.
Reklam
Giacometti, çağdaşları için çalışmıyor, ne de gelecek kuşaklar için: Ölüleri nihayet kandırabilen heykeller yapıyor o.
Atölyeden sokağa çıktığımda, işte asıl o zaman, etrafımda hiçbirşey gerçek değil artık. Söylesem mi acaba? Bu atölyede, bir adam usulca ölüyor, tükeniyor, ve gözümüzün önünde, başkalaşıma uğrayarak tanrıçalara dönüşüyor.
Giacometti, elinden gelse, kendini un ufak edip toza dönüşecek; kim bilir ne kadar mutlu olur o zaman!
Hepsi de çok güzel kişiler, gene de bana kalırsa, bu heykellerdeki hüzünle yalnızlık, ansızın çıplak kalan şekilsiz bir adamın, -şekilsizliğinin gözler önüne serildiğini anlar anlamaz, yalnızlık ve zaferini göstermek için- bu şekilsizliği dünyaya takdim edişindeki hüzünle yalnızlığı andırıyor.
Reklam
Giacometti'nin, bir kere, tek bir kere olsun, bir insan ya da nesneye küçümseyici bir bakış fırlattığını sanmıyorum. Herkes en değerli yalnızlığı içinde görünüyor olmalı ona.
Asla yanılmayan, ancak sürekli yolunu kaybeden bir adam. Hep daha derine dalıyordu, akıl almaz, çıkışsız yerlere.
Her heykel, öylesine uzak ve yoğun bir gecede, geriler, -ya da ilerler- gibi ki, ölümle bir oluyor.
Desenleri. Sadece çelik uçlu kalem ya da kara kalemle çiziyor, - kâğıt, çoğu zaman deliniyor, yırtılıyor. Eğrileri sert; kof ya da yumuşak değil. Bana kalırsa, Giacometti için, her çizgi bir insan demek: Çizgiye teke tek davranıyor.
Reklam
Bir gün, Sartre'la öğle yemeği yerken, Giacometti'nin heykelleri konusunda dilime doladığım, "Bronz kazanmış" lafını bir de ona tekrarlıyorum. "En hoşuna gidecek şeyi söylemişsiniz," diyor Sartre. "En büyük hayali, yapıtının arkasından tamamen silinmektir. Eğer bronz kendiliğinden şekillenmiş olsaydı, daha da memnun olurdu."
Giacometti'nin en güzel heykelini, -üç yıl öncesinden bahsediyorum- masanın altında buldum, sigara izmaritimi yerden almak için eğildiğimde. Toz içindeydi; Giacometti saklıyordu heykeli, sakar bir misafır ayağıyla çarpıp çatlatır diye... O.- Eğer heykel gerçekten güçlüyse, kendini gösterir, ben saklasam bile.
Nesneyi yalıtma yetisi, onu, kendine özgü, yalnız kendi anlamlarının hücumuna uğratma yetisi, ancak seyreden kişinin tarihsel olarak ortadan silinmesiyle mümkün. Seyreden kişinin her çeşit tarihten kurtulmak için olağanüstü çaba göstermesi gerek; ki sonsuz bir şimdiye dönüşmesin, geçmişten geleceğe baş döndürücü ve kesintisiz bir devinmeye dönüşüp bir uçtan ötekine, durmak bilmeden gidip gelebilsin.
Giacometti'nin çizdiği yüzler, sanki olanca hayatı o derece biriktirmişler ki, yaşayacak tek bir saniyeleri bile kalmamış, yapacak tek bir hareketleri bile yok ve (ölmüş oldukları için değil) en sonunda ölümle tanışmışlar, çünkü içlerinde, sıkışmış, haddinden fazla dirim var.
Giacometti, bana, vaktiyle bir heykel yapıp gömmeyi düşündüğünü söylüyor. (Hemen toprağı bol olsun diye geçiyor insanın aklından.) Hayır, günün birinde bulunsun diye değil, ya da bulunsun diye, çok daha sonra, Giacometti'nin kendisi, hatta ismi bile unutulduktan sonra. Heykeli gömmekle ölülere mi sunmuş oluyordu onu?
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.