Yazarın ünlü Açlık eserinden sonra yayımladığı ikinci romanı. Eser müthiş bir karmaşa içinde okuru ordan oraya savurup duran bir eser. Yazardan okuduğum ilk eser olması sebebiyle üslup ve dilini beğendiğimi söyleyebilirim. Ama derinliği derseniz işte orda durup düşünmeye hala devam ediyorum.
Delilik ve gizemin bir arada harmanlandığı eserin ana konusu, biraz dağınık gibi göründü bana. Lakin içerisine aldığı mesajlar itibariyle yazar kendi fikirlerini öne sürmek için bu eserin birkaç yerine kendi siyasi ve diğer türlü düşünceleri serpiştirmiş.
Eser akıcı ve şaşırtıcı olaylara sahne oluyor. Hemen hemen bütün duyguların yozlaşmış yanından okura yaklaşan yazar, aynı zamanda doğru olan duygu seremonileri de okura sunmaktadır.
Yazarın tarih sahnesindeki yeri ve yaptıkları düşünülürse, özellikle nazilerle olan ilgisi ve alakası konusu, buna nasıl yatkınlık gösterdiği de bana göre kitabın içeriğinde mevcut.
Evet yazarlar bazen kendilerini kitaplarının en ücra köşesinde saklamayı beceremezler. Adolf Hitleri tanımladığı bir lider şablonunu gördüğüm zaman, aslında pek de şaşırmadım doğrusu.
Eser karmaşık yapısıyla ve duygu geçişleriyle güzel ve akıcı. Lakin bu eseri okuyup bitirdikten sonra neyin ne olduğunu anlamak biraz uzun sürüyor. Hele ki kitabın son sayfası…