Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri

Günnur Yücekal Arpacı

Sayfa Sayısına Göre Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Din, bir düşünce sistemidir; bir simgeler sistemidir ve bir mitoloji içerir. "Din, bu dünyanın ahretten yönetilmesidir. Dinlerde asıl amaç öbür dünya gibi gösterilse de esas olan bu dünyanın yönetilmesidir" Bu tanım, Tanrıcılığın izini süren bir kişiye şu soruları hatırlatmaktadır; Tanrıcılıkta dünya hangi kurallara, hangi kaynağa göre düzenlenmektedir? Tanrıcılık, doğduğu kaynak ve bağlı olduğu köklerden kaynaklanan farkla nasıl bir dünya düzeni ve anlamlar dünyası kurgulamıştır? Türkler tarih boyunca dindar inananlar olmuşlardır. Ancak Geertz'in dediği gibi "dindarlık olarak adlandırabileceğimiz tek bir güdülenim türü ve dindar olarak adlandırabileceğimiz tek bir ruhsal durum türü de yoktur." Geertz'in belirttiği gibi; güdülenimleri, onlara neden olan hedefler anlamlı kılar; ruhsal durumlar da koşullardan kaynaklanır.
Sayfa 27 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
Tanrıcılığın yarattığı insan tipine, psikolojik eğilime, kaynaklık ettiği güdülenimlere en iyi örneklerden biri Tanrıcılığın en çok göze çarpan temel görüşlerinden olan 'kulluk inancının tam anlamıyla reddedilişi' olabilir diye düşünüyorum. “Gök Tanrı'nın çocukları, kul olmaz. Kul olanı tepersin, ayağınla tepersin; ona saygı duymazsın. Kullukta saygınlık yoktur. Gök Tanrı başını yere koyan, başını eğen oğul/kız istemez. Ben seni boynunu bük başını yere eğ diye yaratmadım der. Bir insan bir şeyin kölesi kulu olursa, o kişi sıkışmış, bastırılmış olur. Baskı altındaki kişi de bu baskıyı başkalarının üzerinde kullanmak eğilimine sahip olur. Bu eğilim, o insanın etrafına da yayılır; doğaya yayılır, kişi bu baskıyı hem çevresine hem de doğaya uygulamaya başlar. Dinler arasındaki savaşlar, insana ve doğaya zarar verme girişimleri, kul olmanın getirdiği baskıdan kaynaklanır. Bütün bu olumsuzluklar, insan zihninin altında bu kul olma baskısı yattığı için olur.
Sayfa 28 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
Reklam
GökTanrının çocukları kul olmaz. Seni anan atan dünyaya getiriyor, terbiye ediyor okutup yıllarca yetiştirmek için uğraşıyor tüm bunları sen sonunda kul ol diye yapmıyor. Analar çocuğunu kul olsun diye doğurmaz. GökTanrı da bunu istemez. Hatta bundan hoşlanmaz, buna kızar. Kul olanı tepersin, ayağınla tepersin ona saygı duymazsın. Kullukta
Kulluk inancının var olduğu bir din, korkaklığı, kendi kendini aşağılamayı, alçalmayı, bağımlılığı, boyun eğmeyi, kısaca kölelerin tüm özelliklerini öğütlemektedir. Oysa savaşçı toplumun, cesarete, özgüvene, gurura, bağımsızlık anlayışına ihtiyacı vardır. Bir inancın yarattığı insan tipi ve ruhsal durum, onun ibadetinde kullandığı sembollere de yansımaktadır. Ritüeller bu ruhsal duruma göre şekillenmektedir. Tanrıcılar, kulluk inancına şaşırarak baktıkları için bir kulluk göstergesi olan yere kapanma (secde) ve (Tanrıcıların ifadesiyle) "dilenci gibi" ellerin açıldığı dua pozisyonu, onlara göre asla kabul edilemez ritüellerdir. Kulluk inancını içeren dinlerde ibadetlerde yer alan semboller ve vücut dili kulluğu işaret etmektedir. Oysa Tanrıcılığın ibadet sembollerine baktığımızda Tengri gibi Tengri'de bolmuş' başı dik, asla ufuktan aşağı gözlerini indirmeyen, Tanrı'ya söyleyeceği sözü anasına babasına söylermişçesine rahat ve sevgi dolu ifade eden bir tarz göze çarpmaktadır; aczi ifade eden kulluk sembollerine hiçbir şekilde yer verilmemiştir.
Sayfa 31 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
"İnsan, dinsel fikirlerinin kendi iç hayatının bir projeksiyonu olduğunu anladığı anda, artık kendi tabiatının dışında bir miyar aramayacak, kendi kişiliğini idrak etmeye çalışacaktır." Bu tanımı, toplum boyutuna taşırsak din ile ilgili bu açıklama, Tanrıcıların dine yaklaşımıyla benzerlik gösterir. Dinsel fikirler, Tanrıcılara göre Tanrı'nın bir peygamber aracılığı ile indirdiği şeyler değildir. Her toplum, hatta hayvan toplulukları kolektif ruha sahiptir. Roux, kolektif ruhu şöyle tanımlar: "Her cins insan, her türden canlı yaratık ve her çeşit nesne ve varlık kendi içlerinde yaşayan çeşitli isimlerle adlandırılan ve çeşitli yoğunlukları içeren bir gücün -ruh- varlığı sayesinde yaşarlar. Bu kuvvet aynı türde değerlere kendi içinde bölünebilir veya aksine kolektif bir güç oluşturacak şekilde birleşerek daha kapsamlı bir varlık haline gelebilirler. Yani herhangi bir varlık hem bir birim olarak hem de birleşik bir güç olarak ortaya çıkabilmektedir."
Sayfa 32 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
İnsan birey olarak bir ruha sahip olduğu gibi aynı zamanda ailesinin, boyunun ve ulusunun ortak ruhuna da bağlıdır. Din de bu ortak ruhun kendi tabiatından çıkmaktadır ve birey bağlı olduğu ulusun ortak ruhunun, iç hayatının bir yansımasıdır. İnanç sistemi, her ulusun Tanrı inancı ile ilgili kendi yarattığı tarzdır; kendini yansıtır. Bu nedenle de başkasınınkine benzememelidir. Buna ek olarak kişi, ulus çerçevesinde çizilen dinî tarzın içinde, bireysel olarak kendi ruhunun yansımasını da değerlendirerek özgünlüğünü ortaya koymalıdır.
Sayfa 33 - Çatı KitaplarıKitabı okudu
Reklam
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.