Hayattaki en korkunç tepki “umursanmamak”tır.Çevremizin böyle bir tepki vermesi bize, hayatımızın, varlığımızın artık hiçbir değeri olmadığını hissettirir.Çoğumuz görünmez adam olmaktansa , sevilmeyen adam olmayı tercih ederiz.
Işığımızı bilincimize çıkarmadıkça, bilinçaltımız bizim adımıza seçimlerini yapar. Ve farkında bile olmadan geçmişimizin gölgelerinde yaşamaya mahkum oluruz 
Aynada gördüğünüz kişi bizim en büyük düşmanımız da olabilir, en büyük dostmuz da. Bu neyle yaşamayı seçtiğimize bağlı. Işığımızın sevgisiyle mi, gölgelerimizin korkusuyla mı yaşamayı seçiyoruz? Işığımızı bilincimize çıkarmadıkça, bilinçaltımız bizim admıza seçimlerini yapar. Ve farkında bile olmadan geçmişimizin gölgelerinde yaşamaya mahkum oluruz.
Gölgelerimizle barışmadığımız sürece, şikayet ederiz acı çekeriz, suçlarız, suçluluk duyarız, kızarız, "zavallı ben" rolünü oynayarak sorumluluk üstlenmekten kaçarız. Tüm bunların doyumlu bir yaşam sürmek için bize en ufak bir yararı olmadığını bile bile.
Suçlu bir zihin ceza bekler. Suçluluk duygusu, kendinle ilgili sonuçlandıramadığın, çözümleyemediğin suçluluk dolu düşüncelerini doğrulatmak istercesine, sana öyle hissettirecek insanları ve/veya olayları yaşamına çeker.
Kişisel dramlarımız - acılarımız, şikayetlerimiz ve mutsuzluklarımız- sıklıkla bizim mazeretlerimiz haline gelerek kendimizin en iyi versiyonunu ortaya çıkarmamızı engeller. Dramlarımız yaşamımızda o kadar büyük bir yer kaplar ki bazılarımız onlarsız kendilerinin kim olduklarını bile bilemez. Dramlarımızdan kurtularak, sınırlı bakış açımızın dışına çıkmak için, onların bize verdiği gizli kazançları ortaya çıkarmalıyız.