Yaratılanların en yücesi, en şereflisi; insanlığı
ölüm uykusundan uyandıran ilahi sevda, kainatın
gözbebeği, Fahr-i Ebedisi, canımız, sırrımız,
nurumuz, Yüce Efendimiz.
Seni anlatmaya cür'et ettiğim için beni affet.
Sen ki ilahi san'atın maverasında sonsuz
güzelliğin sırrısın.
Sen ki, ilahi sevdayı besteledin ve ölü denizlerin dibinde batık
insanlık gemisine can verdin.
Sen olmasaydın evren hamd niyazını bilmeyecekti, sonsuz güzellikler
ve aşk.yaşanmayacaktı. Yine sen olmasaydın güzeller güzeli insan,
tarihin karanlıklarında bitmiş, tükenmiş olacaktı.
Seni anlatmayacağımı bile bile, seni sevenlerin gönül beklentilerine
niyat olsun diye yola çıktım. Sen gönüllerin sırrısın, lütfedersen
g ö n ü l d e n g ö n ü l e bu satırların ötesinden nurun akseder.
Şüphesiz ki, Fahr-i Kainat Efendimizi anlamak için tek kaynak yüce
kitabımız Kur'an'dır. Varlıkların mekanlarında sanatlaşan, özlerinde
perde perde sonsuzlaşan harika ilim sırrı; rakstan ışınlara, cazibeden
boyutlara, goncanın açılış zevkinden toprağın duasına kadar her sevda
Kur'an'dandır.
Fahr-i Kainat Efendimizin gerçeğine uygun bir şekilde tanınmasını
hedef tutan bu kitabımızı elbette benzerlerinden farklı bulacaksınız.
Özellikle birinci bölüm, mana bilgileri açısından alışkın olmayan
okuyucularımıza belki de bazı kavram zorlukları verebilir. O zaman,
ikinci ve üçüncü bölümü okuduktan sonra birinci bölümü tekrar
okursak anlaşılması daha kolaylaşır.
Tüm beşeriyet ve hepimiz Efendimize öyle çok şeyler borçluyuz
ki; bu uğurda her türlü çabayı sarfedip, anlaşılmazlan kavramaya
mecburuz.
Allah gönüllerimizi Fahr-i Kainat Efendimizin benzersiz nuru ile
aydınlatsın, kendi sırrı ile onu tanımamıza nasip etsin.
Onk. Dr. Haluk NURBAKİ
(Arka Kapak)