An itibariyle bitti. Neden bilmem okurken içim çok sıkıldı. Abartıldığı kadar iyi değildi bence ya da ben böyle depresif şeyleri sevmiyorum, bilmiyorum. Sonunu nasıl bağlayacaklar diye merak ettiğim için okudum. Devamını okuyasım da yok. Zaten bitsin diye baya çabaladım.
Oldukça kalın ve pahalı bir manga bu arada. Önerir miyim? Hayır ama seveni de çok. İlginizi çekmezse okurken benim gibi zorlanabilirsiniz. Güzel alıntılık sözleri vardı ama o konuda hakkını yiyemem.
Dipnot: Bu incelemeyi yazdıktan sonra Tanrı olarak kendini mı çizmiş acaba diye baktım, evet kendini çizmiş.
*Güncelleme*
Bana geçen kısımları da var tabii.
- Aiko karakteri beni nedense korkuttu. Punpun'a bakışları ve istediğini yaptırmak için uyguladığı psikolojik baskı yüzünden sanırım. Sonucu üzdü.
- Punpun'un heyecanlandığında ya da korktuğunda pat diye düşmelerini çok sevdim. Ama yaşadığı hayat ve babasıyla karşılaşması kısmı çok üzücüydü. Gerçi hemen hepsinin hikayesi üzücüydü.
- Şapkalı çocuk vardı, burnundaki bant yıllanan onun hikayesi yarım kalmış gibi ama ne oldu ne bitti merak ettim.
- Bir de sümüklü bir çocuk vardı ki çizimlerine bakarken midem bulandı. Sil yahu o burnunu!
- Tanrım Tanrım Çıngır hey! En çok dayıyı sevdim. 33 yaşında 70 yaşında gibi davranmasa keşke.
Okumamın üstünden saatler geçince aslında içime yavaş yavaş işlediğini fark ederek güncelleme giriyorum şu an. Bu duyguyu Kara Kahya'da da hissetmiştim ilk anda sevmesem de sonra kendini özletmişti. Punpun'un da devamını merak etmeye başladım mesela. Kimbilir belki devamını da okurum. Yarım kalan çok şey vardı bence, cevapları belki devamındadır.