Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Görünür Dünyanın Eşiği

Kaja Silverman

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Öznenin gerçek ya da metaforik kamera tarafından belirli bir şekilde ayrımsanmak için yaptığı ilk şey poz vermektir. Son yıllarda poz başlığı altında çok şey yazıldı, ama pozun özündeki fotoğrafik do­ğayı, yani pozun, aslında önceden varolan bir imgenin ya da görsel değişmecenin taklidi olmanın yanı sıra, fotoğrafın kendisinin de taklidi olduğunu tam olarak anlayan sadece Craig Owens olmuştur. "Bir fotoğraf için paz verdiğİrnde ne yaparım?" diye sorar Owens. "Donarım ... dönüşmek üzere olduğum fotoğrafı tahmin edercesine; ışık geçirmezliğini, hareketsizliğini taklit ederek; fotoğrafın et üzerindeki ' öldürücülüğü 'nü bedenimin yüzeyine yazarak."
Lacan şunları söylerken bizleri olduğu kadar, ortaçağda ve Rönesans döneminde yaşayan insanları da kastediyordu: "Biz, dünya gösterisinde, kendisine bakılan varlıklarız." Mağara duvarlarına bir şeyler çizilmeye başlandığından beri, imgeler vasıtasıyla görmüş ve görülmüşüzdür. Bizim çağımıza özgü olan, öznelliğin ve dünyanın temelinin aynasal oluşu değil, o temelin sahip olduğu şartlar, yani, nesneleri bi­çimlendirmemize ve sonra da bizim biçimlendirilmemize vasıta olan imgelerin mantığı ve bu imgelere, daha geniş bir örgüt olan görüş alanı vasıtasıyla bahşedilen değerdir.
Reklam
Daha önce de vurguladığım gibi be­lirli bir toplum tarafından tekrar tekrar "ideal" olarak temsil edilen nesneler, neredeyse karşı konulmaz bir çekim uygulayabilir.
Narsisizm Üzeri­ne'de Freud, bir erkeğin onlara duyduğu sevgiyle karşılaştırılabi­lir yoğunlukta kendilerini seven ve ihtiyaçları sevmek değil, sevilmek yönünde olan kadınlardan bahseder. Böyle bir du­rumda kadın öznenin kendini sevme olanağını başka bir kişinin ona duyduğu sevgi vasıtasıyla aradığı söylenebilir.
Metz şöyle der: "saf nesnenin üzerine geri itilen sadece görülendir" (s. 97). Bu şekilde aynı hizaya gelen seyirci güya gösteri dışında bir yerden bakar. Birincil özdeşleşme, zamanın ve bedenin dışında olan ve doğrudan epistemolojik hakimiyet kazandıran bir görüşü de ima eder. Hem Metz hem de Baudry bu görünmez, cisimden kurtulmuş, belirli bir zamana ait olmayan ve her şeyi bilen görüşü ideolojik bir kurgu olarak ifşa etmekte acele etse de, onun aldatıcı hazlarını sinema deneyiminin neredeyse kaçınılmaz bir özelliği olarak görürler. Seyreden özne, bu yapıntı içinde ve yine bu yapıntı vasıtasıyla oluşturulur.
İdeal imgeye mani ve hezeyan anları dışında yanaşmak olanak­sızdır. Ona yaklaşmayı çok arzu eden özne genellikle doluluk değil yetersizlik, tamlık değil uyuşmazlık ve karışıklık yaşantılar.
Reklam
Algılar psişeden akarken, bi­lince ulaşmadan önce, her türlü sansür ve fantezi tarafından hırpa­lanır ve bu, bellek seviyesinde de sürüp giden bir süreçtir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.