Bir insanın kalbini sevebilirsin, değer verebilirsin, ama ona hayran kalmak çok farklıdır. O gün senin kalbinin güzelliğine önce hayran kaldım, sonrada aşık oldum. Aynı, yüzünün güzelliğine olduğu gibi…”
“Bir insanın kalbini sevebilirsin, değer verebilirsin, ama ona hayran kalmak çok farklıdır. O gün senin kalbinin güzelliğine önce hayran kaldım, sonrada aşık oldum. Aynı, yüzünün güzelliğine olduğu gibi…”
Vazgeçtim. İçimi titretti. Sözcüğü dudakları değil de ruhu döktü. O sözcüğün kurduğu bağdan gözlerimizden birbirine akan bir şey vardı şu anda. Ben de zaten hazır olan duygular sanki onda da varmış gibi hissettiren bir şey... Belki de bir çekimdi. Aramızda baş gösteren bu puslu çekim göz kapaklarıyla perdelendi ve güçlü bir ruh hâliyle tekrar açıldı. Ondan kurtulmak ister gibiydi.
Ona duyduğum sınırsız sevgim neden bu acı ile baş edemiyordu? Oysa bu acı ile baş edebilmemin tek yolu yine Emir'e olan sevgimdi. Bu hâlimden nefret ediyor, Emir' in bana olan sevgisine karışan acım ile her ikimizi de yıpratıyordum. İstemeden...
İmkânsıza yürümek gerçekten çok zor, geçilen yollar çok çetindi. Gerçekleşmesi ise mucizeydi. Ben mucizemi yaşarken gerçeği deneyimliyor, Emir'in geçmişi ve sırlarıyla yaşamayı tecrübe ediyordum. Bir de boyumun ölçüsünü alıyordum; " Beni yak," dediğim anların bedelini ödüyordum. Ve uslanmıyordum. Yine olsa yine derdim.