Teresa Medeiros'un okuduğum ve beni triplere sokan, sinir eden nadir kitaplarından biri oldu sanırım. Aslında 6 yıldız verecektim ama gönlüm el vermedi 7 verdim. Açıkçası historical romance türüne alışık olmayan biri bu kitaba 4-5 de rahatlıkla verebilir.
Bunun sebebi ise baştan itibaren bu kadar iyi başlayıp kitabın yarısına bile geldiğinizde hala heyecanı tam gaz devam ederken nasıl oluyor da borsa misali hızlı bir düşüşe geçebiliyor anlamak mümkün olmadığı için. Yazar o ara yatırım mı yaptı geri dönüş mü alamadı yoksa canı mı sıkkındı heyecan olsun diye güzelim karakterlerin içine mi edeyim dedi bilemiyorum. Çünkü bu kadar iyi giderken hatta kitabı yarıladığınızda bile mükemmel ilerlerken olayları iyice laçkalaştırıp, eğri büğrü edip okura sunmak farklı bir kafa istiyor açıkçası. Neyse fazla negatif şeylerden bahsedip kitaptan soğutmak istemem ancak cidden saçmalamış yani pembe dizi yaratıp hikayeyi ve güzelim güçlü karakterleri ajitasyonla sünepeye çevirmiş. Rezil etmiş kısacası rezil. Püü sana Teresam yakışmadı.
Kısacası ehh işte beğendim ama hani bi 300. Sayfadan sonra ne zaman bitecek triplerine de girmeye başladım. Yaprak Dökümü izleyenlere tavsiye ederim çünkü bol bol sabır çekmiş bir izleyici kitlesine hitap edebilecek kitaplardan biriydi. Sevgiler efenim.
“Heyecanımın arasında onu ezmekten korktuğumu söylediğimde, benim gibi olağanüstü bir kızı idare edemeyecek adamın erkekliğinden şüphe duyacağını söyledi.”
Açıkçası ben çok sevemedim. Sabrina'ya sinirlendim. Kitabın yarısına gelince "Eehh yeter be! " dedim ve bıraktım. Aslında sürükleyici bir kitap. İnsan beğenmese de sonra ne olacak diye okumaya devam etmek istiyor. Bir ara tekrar başlayıp bitirmeye çalışacağım. Sonunu merak etmiyor değilim.
Açıkçası ben çok sevemedim. Sabrina'ya sinirlendim. Kıtabın yarısına gelince "Eeh yeter be! " dedim ve bıraktım. Aslında sürükleyici bir kitap. İnsan beğenmese de sonra ne olacak diye okumaya devam ediyor. Bir ara tekrar başlayıp bitirmeye çalışacağım. Sonunu merak etmiyor değilim.
Ben pek sevemedim ama sürükleyici bir roman. Okunabilir, bir şans verin derim . İnsan sevmese de ne olacak diye merak ediyor. Birkaç ay sonra tekrar okuyacağım belki fikrim değişir . Tekrar okuduğumda yeniden kitap hakkındaki görüşlerimi yazacağım. Okuyacaklara iyi okumalar !
Her kitabın doğru bir zamanı olduğunun kanıtıdır benim için Güllerin Fısıltısı. Yıllar önce, abartmıyorum gerçekten yıllar önce başlamıştım. Yarısına kadar hoşuma gidip her yerine post-it yapıştırsam da olmadı, bir türlü isteyerek devam edemedim ve sonu gelmedi. Ta ki bu geceye kadar...
Sadece bu akşamlık, öylesine bir şeyler bakıyordum
açıkçası ben sevemedim. kitap hakkında söylenecek pek bir şey de yok. belki de 20 yaşında olduğum için sevememiş olabilirim,daha küçük yaşta okurların hoşuna gider belki..
İçerdiği dönem itibariyle konu güzel. Olayların kurgusu, yönetimi o kadar zayıftı ki, ögh getirdi resmen. Ve ilgimi çeken bir detay daha oldu. Genelde aşk romanlarında bu kadar açık küfür ve ima kullanmazlar. Hem hoşuma gitti hem de ilginç buldum. Karakterler birbirine yakıştı fakat son bağlantı kötüydü. Londra olayı tamamen fiyasko.
Güzel bir tarihi aşk romanıydı… Eleştirdiğim nokta; Esas kızımızın salak , bencil ve şımarık olması… klişeler fazlaydı ama güzeldi. Bu tarz okumayı seven arkadaşlara tavsiye ederim.
Yine muhteşem bir yazar keşfetmiş olmanın haklı zevkini yaşıyorum. Pegasus yayınları tarihi kurgu konusunda gerçekten iyi seçimler yapıyor. Cesur yazarlar, cesur konular... Bu kitap tek bir de bu kitap dışında 2 kitaplık 2 serisi var yazarın tavsiye ederim.
Zengin ve mutlu bir ailede sevgi içinde büyüyen Cameron Klanı prensesi Sabrina çocukluğundan beri düşman klan olan McDonnell'lar hakkında türlü korkunç efsaneler ile büyümüştür. Babası barış yapmak için klan beyi Morgan McDonnell ile bir araya geldiğinde kendisinin de barışa aracılık edeceğinden bir haberdir. Genç kız bir anda korkunç Morgan McDonnell'ın karısı olur. Morgan ise bu hassas gülün kendi kalesinde solup gideceğinden emindir. Yine de teslimiyet düşmanlık ve inatçılıktan daha iyi bir huydur.
"Ne oldu, güzelim?" diye eğilerek fısıldadı Morgan. "İlk defa mı iğne görüyorsun?"
"Bu insan kemiği mi?" Parmağının ucunu kemiğe sürttü.
Morgan onun kulağına ulaşmak için ağzını saçlarının arasına soktu. Koyu aksanıyla fısıldadı. "Evet. İlk karımın kemiği. Kız çok meraklıydı. Parmağıyla hep olmayacak yerleri dürterdi."