Akıl bize ancak emin olduğumuz zaman bir şeyi kesin olarak kabul ya da kesin olarak reddetmeyi öğretirdi. Bilgimiz dışında kalan şeyleri ne kabul edebilir, ne de reddedebilirdik.
Yeterince sözcük öğrenir öğrenmez ona gemiyle denizin öbür yanından geldiğimi anlattım; dillerinde gemi diye bir sözcük olmadığı için yüzen bir ahır demek zorunda kalmıştım.