Nostalji bence gerekli bir şeydir. Başardığımız, hatta başaramadığımız şeylerle huzur bulmamızın bir yoludur. Aynı zamanda, nostalji, o masalsı, toz pembe zamanlara geri dönme dürtüsüyle hareketlerimize yön verirse (özellikle de hayatı başarısızlıkla dolu bir kişide), o zaman içi boş bir şeydir, hüsrandan ve daha büyük bir başarısızlık hissinden başka birşey getirmez.
Daha da kötüsü, nostalji evrimin önüne engeller dizerse, o zaman gerçekten de kısıtlayıcı bir şeye dönüşür.
Derim ki dünyadaki herkesi eşit kılmak isteyen toplum mühendislerinden sakının. Fırsat eşit olmalıdır, eşit olmak zorundadır ama başarı kişiye özel kalmalıdır.
O gün, Luskan'dan ayrılmalarının dördüncü gününde, yol arkadaşları yalçın kayalıklara geldiler. Kırık tümseklerin ve inişli çıkışlı tepelerin bulunduğu dar bir araziydi. Bu mekanı tanımlayacak en iyi tabir, 'engebeli ve vahşi bir güzellik' idi. Buraya gelen her yolcuya fetih duygusu yaşattıran ezici bir bozkır hissi vardı. İnsanın, sanki herhangi bir noktaya bakan ilk kişi kendisiymiş gibi hissetmesini sağlıyordu. Ve yaban arazilerde her zaman olduğu gibi, maceranın heyecanıyla birlikte, bir parça tehlike gelirdi...