Kitabı ilk okuduğumda (yıl 2010) Tanpınar'ın böyle sıradan, hatta basit bir insan olduğunu kabullenmek istemeyip, hayal kırıklığı içinde yarıda bırakmıştım. Ancak şimdi tekrar okuduğumda net bir şekilde gördüm ki insan olmak böyle bir şey.. Tanpınar ne şarklı ne de garplı, ne sağcı ne de solcu olabilmiş bir "aydın" olmasının yanı sıra; hepimiz gibi şahsi, ufak, gündelik problemleriyle uğraşan sıradan bir "insan" aynı zamanda.. Bu durum Tanpınar'ı neden gözümüzden düşürsün ki? Aksine tüm bunlar hem bir insan hem de bir yazar-şair-aydın olarak sempati kazandırıyor Tanpınar'a. Gerek arkadaşları gerek aydınlar gerek okurları tarafından, yaşadığı dönemde hakettiği ilgiyi görememiş; ömrünün sonuna kadar maddi sıkıntı içinde yaşamış, hem özel hem de sanat hayatında arzu ettiklerine bir türlü ulaşamamış yalnız bir adam Tanpınar. Tüm bunlara rağmen sanat çizgisinin asla dışına çıkmamış, saygıdeğer bir sanatçı Tanpınar.
Mektup, anı, biyografi benim ilgimi çeken türler olmuştur her zaman, bir ay gibi bir sürede, ufak ufak, sıkılmadan okuduğum bir kitap oldu. Yayına hazırlayanların emeğine sağlık.