Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım

Halil Günenç

Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım Sözleri ve Alıntıları

Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım sözleri ve alıntılarını, Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım kitap alıntılarını, Günümüz Meselelerine Fetvalar 4 Cilt Takım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kızla evlenmeyi düşünmek ve nişanlanmak evlenmek mânâsında değildir. Bunun için kişinin nişanlısıyla gezip dolaşması ve onunla yalnız kalması kesinlikle haram ve büyük bir vebaldir. Peygamber (asm): "Herhangi bir kimse, bir kadınla yalnız kaldığı takdirde mutlaka onların üçüncüsü şeytandır." buyurmuşlardır. Bir çok nişanlılar, tenha yerde yalnız kaldıklarında istenmeyen ve meşru olmayan bir takım menfî neticeler meydana gelmekte ve sonunda herhangi bir nedenle nişan da bozulmaktadır. Geride kalan şey vebal ve iffetsizliktir. Bunun için dinini, dünyasını ve şerefini düşünen kimseler, meşru olmayan bu gibi şeylere dikkat etmeleri gerekir. (el-Fıkh'ul-İslâmî ve Edilletuha, 7/25; Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar, II/112)
Bir kimse hıristiyan, yahudi ve mecusîlerin bayramını kutlar, ona tazim eder veya o günde yaptıkları yemeği pişirirse mürted olur.
Reklam
Sarık konusunda da hadis kitaplarında birçok haber gelmiştir. Bunların ekserisinde Hz. Peygamber (sav)'in başına sarık sardığı ve bunun değişik renklerde olduğu belirtilir (41). Bazılarında da bu hadisler pek kuvvetli değildir. Rükâne (ra) Peygamber (sav) ile görüşmüştür. Rükâne der ki: “Resûlüllah (sav)’in şüphesiz bizimle müşrikler
Sayfa 179 - Yasin Yayınevi, Cilt 2
Şu hadislerde Hz. Peygamber (sav) açıkça sakalı uzatmayı ve bıyığı kısaltmayı emretmiştir: “Bıyığı kısaltınız (veya kazıvınız), sakalı uzatınız” (38). “Hz. Peygamber bize bıyıkları kısaltıp sakalları uzatmamızı emretti” (39). “Bıyıkları kırpınız, sakalları uzatınız. Mecusîlere muhalefet ediniz” (Müslîm). “Bıyıkları kesiniz, sakalları uzatınız” (40). “Müşriklere muhalefet ediniz. Sakalları çoğaltınız, bıyıkları kesiniz” (Buhâri). “Bıyığından almayan bizden değildir” (Nesâî. Tirmizî). Peygamber (sav)'in bu emirleri sakalın İslâm'ın bir şiari olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten öyle olmasaydı müctehid imamlar sakalın kesilmesine haram demezlerdi ve Peygamber onu emretmez, sadece kendi uzatmakla iktifa ederdi. Oysa görüyoruz ki Resûlullah (sav) sakalı uzatıp bıyığı kısaltmayı birçok hadisle emretmiştir. 38 Tirmizî, Edep, 6 39 Ebu Davud Terccül, 6 40 Buhârî. Libas, 65
Sayfa 178 - Yasin Yayınevi, Cilt 2
sadaka Rasulullah.
“Zâlim de olsa mazlum da olsa mü’min kardeşine yardım et. Adamın biri: Ey Allah’ın Resulü! Mazlum olsa yardım ederim. Zâlim olsa nasıl kendisine yardım ederim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: Zulmüne engel olursan, o da kendi­sine bir yardımdır.”
mühimsenmesi gereken bir nokta
Bir kimse, meselâ Edison beşeriyete hizmet ettiği için İslâm’a inanmamış ise de Allah’ın nezdinde kıymetli olup Cehennem’e müs­tahak değildir, dese yine mürted olur (dinden çıkar). Çünkü Kur’ân-ı Kerîm İslâm’a inanmayan kimselerin amelinin serap gibi olup kendilerine fayda ver­meyeceğini açıkça ifade ediyor. Yukarda söylenen bu söz, bu İlahî hükme ters düşüyor.
Reklam
dikkat edelim inşallah
bir insanın bir hayvan ile, cins ayrılığı olduğu için evlenmesi câiz olmadığı gibi cin ile de evlenmesi câiz değildir
cehâlet mazeret sayılmaz.
semerkant ve buhara ulemâsına göre
Peygamber (sav) buyurdu ki: Ehemmiyet vermiyerek üç cuma namazı terk eden kimsenin kalbini Allah (c.c.) mühürler.
Kütüb-ü Sitte. Hakim
şafiiler kız kaçırınca neden mezheb değiştirir sorusunun cevabı :d
Hanefî mezhebinde; bâliğa ve âkile olan kadının nikâhı için velinin izni ve rızası şart değildir. Kendi kendini evlendirebilir. Diğer Mezheplerde ise; velinin izni şarttır.
Reklam
doktorun hediye alması caiz midir
rüşvet, verilmesi için üzerine anlaşma yapılır ve şart koşulmuş olan şeydir. hediye ise, ne şart koşulmuş ne de anlaşma yapılmış olan şeydir. elinde selahiyet bulunan kimsenin her ikisini de alması haramdır. elinde selahiyet bulunan kimse ister vali, ister kaymakam ister hakim ister vatandaşın kendisine işi düşen diğer devlet memurları olsun aralarında fark yoktur. binaenaleyh gümrüğe işi düşen bir vatandaştan gümrük memurunun hediye alması haram olduğu gibi hastaneye işi düşen bir vatandaştan da bir doktorun hediye alması haramdır. belediye vakıf memurları ve müslümanların işine bakan tüm görevlilerin de aynı durumda hediye almaları haramdır. hediye alan mesul olduğu gibi veren de mesuldür. ancak hediye vermeden işine bakılmayacağını biliyorsa verdiği takdirde günahkâr olmayacaktır, ama alan kimse kesinlikle günahkârdır.
Şâfıî mezhebine göre: kazası olan kimsenin sünnet ve ce­naze namazı gibi farz-ı kifaye olan namazları kılması haram olduğu gibi, farz olmayan Kâbe tavafını eda etmesi de haramdır. Çünkü ye­mek, uyku, ticaret ve iş zamanı müstesna bütün zamanını kaza kıl­maya vermek mecburiyetindedir.
haha. ideal akit budur
bir kadın birisiyle evlenmek istiyor. ama adam karaktersiz olduğundan kendisiyle evlenmeye cesaret edemediği için ihtiyaten boşanma yetkisine sahip olmak isterse Hanefî olan kimse şöyle yapsın: akit esnasında koca olacak kimseye: boşama yetkisi elimde olmak şartıyla kendimi seninle evlendiririm, desin. adam da aynı minval üzere kabul etsin. yani boşama yetkisi senin elinde olmak şartıyla seninle evlendim, desin. akit böyle icrâ edildiği takdirde yetki kadına verilmiş olur. ve istediği zaman da boşanabilir
Hmm
Tasavvufu Hz. Ebubekir veya Hz. Ali'ye isnad etmek doğru değildir. Ayrıca ''Herkesin mutlaka bir şeyhe intisab etmesi gerekir" diye bir şart yoktur. Böyle olsaydı mutlaka Kur'ân veya sünnet bunu kesin ola­rak açıklayacak ve İslâm'ın farzlarından biri kabul edecekti. Meselâ kelam ve fıkıh için bir kelamcıya veya bir fakihe intisab etmek îcâb eder mi? Etmez. Etmediğine göre tasavvuf için de bir mutasavvıfa intisab etmek de îcâb etmez. Ve bunun için delil yoktur. İslâm'ın kaynakları meydandadır. Ancak herkes için bilinmesi gereken kelam ve fıkhî meseleleri öğrenmek zorunlu olduğu kadar tasavvufi meseleleri öğrenmek de zorunludur
SORU - Peygamber (sav)’in mîrâc gecesinde semâlara çıkıp Cenabı Allah’ın ru’yetiyle müşerref olduğuna inanıyoruz. Bunun mânâsı; Cenâbı Allah’ın yerinin sema olduğu lâzım gelmez mi? CEVAP: Ehli sünnet ve’l-Cemaatin itikadına göre, Hz. Pey­gamber (sav) mîrâc gecesinde Cenâbı Allah’ın ru’yetiyle müşerref ol­muştur. Ama bunun mânâsı, “Allah Teâlâ’nın yeri semâdır” demek değildir. Belki Hz. Muhammed (sav) semâda iken Cenâbı Allah ken­disine tecellî etti. Cenâbı Allah isteseydi Peygamber (sav) yeryüzünde iken de kendisine tecellî edebilirdi. Ama hikmet, semâda olduğu bir sırada tecellî etmekte idi.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.