Bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolu olmalıydı. Okumak, kitaplara sığınmak yetmiyordu artık. Çözüm getirmiyor, bir ışıklı yol açmıyor, birkaç adım olsun artırmıyorsa, ne yararı var o yaptığın işin? Kitapların aydınlığı saklı kalmamalıydı içinde. Çevreni değiştiremedikten, ya da o yolda, hiç değilse, bir iki taşı oynatamadıktan sonra, ne olursan ol; kime ne! Acılar içinde soyulup sömürülüyor insanlar; sen de yaşamını bir biçimde sürdürmenin yoluna bakıyorsan; bir de Marksistlikten filan söz etmeye kalkışmışsan, gülerler adama.
Şöyle oturup bir rahat konuşmak da haram. En önemli sorunları gizli, saklı düşüneceğiz ille de. Düşünmeni isteyen kim, düşünmeyeceksin! Düşünen düşünüyor senin için! Hep de yukarlarda birileri! Bizim aklımız neye yarayacak? Varsa, kendi kendini yemeye!
Daktiloyla ince kağıtlara yazılıp çoğaltılmış "İstiklâl Savaşı Destanı'' onlardaydı birkaç haftadır. Refik getirmişti,bugünde alacaktı.Üstünde Nazım'ın şiirleriyle yakalanmak hiç
de öyle küçümsenecek olay değildi. Daha yayınlanmamış, gizli.Anasını ağlatırlar adamın.