Cüneyt Ülsever 28 Şubat'ı izleyen dönemde hayali kahramanlarla siyasiler-askerler-işadamları-yabancı devletler arasında ahlaksızlığın dibine vurduğu bir ilişkiler ağı kurgulamış ve roman ortamına taşımış.
Romancı olarak dili çok çok zayıf ve birçok eksiği var. Keyifle okunmuyor bu eksikliklerinden dolayı, ama aynı sebeple de hızlı bitiyor. Sonu Amerikan filmlerini hatırlacak kadar absürd olsa da; kim bilir, belki bu kadarı da olmuştur? Konu ilginç, bu kadarı da fazla denebilir belki ama 28 Şubat döneminde absürt birçok olay gerçekten de yaşanmış hani...
İronik olan Robert kolej mezunu bu gazetecinin entellektüel kesim tarafından liberalliği, muhafazakar kesime yakınlığı ve sivri dili ile çok eleştirilmesine ve kitabında samimi dindarları ve özellikle Anadolu Kaplanlarını takdir ettiğini açıkça göstermesine rağmen yaklaşık 10 yıl sonra desteklediği kesim tarafından işinden edilmesi ve tabiri caizse susturulması. İşte tam da bu, kitapta eksik kalan ama hayatın öğrettiği son noktayı koyuyor: Hayallerimizdeki gibi ahlaki, dini, ideolojik prensipler değil güç savaşı belirleyici olan. Doğru, gücü elinde tutana göre değişiyor; toplumsal denetim mekanizmaları da boşa çıkınca duruma göre pozisyon alamayan eleniyor.
Yalnız kalanı kurt kapıyor yani...