Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Hakka Sığındık
Hüseyin Rahmi GürpınarYüksek Puanlı Hakka Sığındık Yorumları ve İncelemeleri
Yüksek Puanlı Hakka Sığındık sözleri ve alıntılarını, yüksek puanlı Hakka Sığındık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Ben Bir Başyapıt Okudum.
Herkese Merhaba ,
Şuan bu incelemeyi yazacağım için çok heyecanlıyım. 2021 yılında okuduğum kitap sayısı bu kitapla birlikte 77 oldu ama 10 üzerinden 10 yıldızlı pekiyi verdiğim tek kitap bu. Lütfen bir şekilde bu kitaba ulaşın bu kitabı okuyun bu kitabı okutturun. Kim bilir ne kadar geç kaldım bu kitabı okumakla. Ahh Hüseyin Rahmi'siz geçen günler..
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan okuduğum üçüncü eser ve bence bu kitabının üzerine çıkamamıştır. Sırada bekleyen bir kaç adet Hüseyin Rahmi eseri daha var eğer bu kitabın üzerine çıkmışsa çok şaşıracağım.
Kitap , polisiye olmasından dolayı kendisine öyle bir çekti ki beni anlatacak kelimeleri bulamıyorum(Hâlâ çok heyecanlıyım). Yazar , daha önceki okuduğum kitaplarında ki gibi merkeze aldığı konu "Aydınlanma felsefesi". Aslında konu günümüze çok uygun. Ispanyol gribi ile başlayan kitap yine aynı gribin korkusundan dolayı vuku bulan bir olayın aydınlatılmasını konu alıyor. Bu olaylar anlatılırken toplumun cahilliği ve sefaleti gözler önüne seriliyor. Yer yer komik , fazlasıyla dram yüklü bu romanı okumaktan dolayı çok mutluyum.
Önerimdir!!!
Gündem COVID-19 iken tam da okunası bir kitap ‘Hakka Sığındık’.
Edebiyat bugünleri de yazacaktır mutlaka.
Hüseyin Rahmi Gürpınar bir hazine.Her okuduğum kitapta daha da hayran oluyorum.Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği bir insanlık dramı ve içinden geçilen başka bir yıkım İspanyol Nezlesi.
“Her devirde hakim bir kuvvet vardır,ona tabi olmak
Ne kadar Hüseyin beyin bir eserini okuduğum bilincinde olsam da üzerimde bir "sanki sıradan bir polisiye okuyorum" düşüncesi vardı. Taa ki kitaptaki esas suçlumuzun bu suçları neden işlediğini öğrendiğim zamana kadar.
Hikayenin sonu hakkında bilgi içerir!
Kitaptaki bu dava bir türlü sonuçlanamamıştı ve komiser Şinasi bu davayı rafa kaldırmak üzereydi. Fakat beklenmeyen bir anda bir adam komiser ile görüşme talebinde bulunur. Bu adam Şinasi beyin aradığı suçlu Nüzhet Ulvi beydir. Şinasi beye teslim olmaya gelmiştir fakat olayı tam hakikatiyle anlatmak için kendi evine misafir olmasini talep buyurur. Şinasi bey ilk başta kabul etmese de bu teklifi onu biraz dinledikten sonra kabul eder ve evlerine gider.
Evlerinde bira şişelerini yudumlarken Nüzhet Ulvi bey yaptığı bu dolandırıcılığın tıpkı ihtar mektubundaki gibi yoksul çocuklara yapıldığını anlatır ve o çocukları getirip Şinasi beye hayat hikayelerini anlattırır. Bu olaydan sonra Şinasi bey vicdanının ve kanunun söyledikleri arasında ikilemde kalır ve memurluktan istifa eder.
İstanbul'un yangınlar ve İspanyol gribi belaları ile uğraştığı zamanda geçen bu hikayede Hacı Ferhat Efendi ve Hafız İshak Efendi hali vakti yerinde iki komşudur. Bir gün Hafız İshak Efendi'nin evine gelen bir mektupta torunu, gelini ve oğlunun İspanyol gribinden vefat edeceğini, kurtulmaları için para vermesi gerektiği yazar. Bu mektubu dikkate almayan Hafız İshak Efendi evinde peş peşe gelen ölüm hadiseleri ile hayretlere uğrar. Ardından bir benzer mektupta Hacı Ferhat Efendinin konağına gelir ve Hacı Ferhat Efendi bu belayı konağından defetmek için gereken parayı verse de ecel konaktan canları alır. Gerçek ise bambaşkadır ve her şey bir dolandırıcının tezgâhıdır. Ancak dolandırıcıyı bu tezgâhı yapmaya sevk eden hadise nedir?
İşte burada biz okuyuculara yazar kıymetli bir soru yöneltmektedir. Vicdan sebebiyle suç işlenir mi? Bu dünyada vazife mi yoksa vicdan mı daha mühimdir?
Kitabı okurken oldukça keyiflenip gülsem de sonuna hayli üzüldüm. Herkese bu güzel eseri okumalarını en kısa zamanda tavsiye ederim.
Kitabı gerçekten cok beğendim yazarın zaten şimdiye kadar beğenmediğim bir kitabı olmadı yine zekice göndermelerle sorunları ortaya koymuş. Sadece dili eski Türkçe olduğu için sürekli kelimelerin günümüz Türkçesinde karşılığını bulmak yordu.
Gürpınar bu eserinde, İspanyol gribinin kol gezdiği İstanbul’da yaşanan sosyal ve psikolojik bunalımları anlatır. 1918- 1919 yıllarında ortaya çıkan İspanyol gribi 20. yüzyılın en büyük salgınıdır. İspanyol gribi yüzünden binlerce kişi ölür. Fakat insanlar kendilerini izole etmek yerine hasta ziyaretlerine devam ederler ve korksalar dahi grip için pek bir önlem almazlar. Bu korku roman karakterlerine hiç yapılmaması gereken bir sürü hata yaptırır, bunu bilen bazı çıkarcı kişiler durumu çok iyi kullanır ve krizi fırsata çevirirler. Romanda ayrıca salgın döneminde sosyal adaletsizlik ve ekonomik bozukluğun etkisine de yer verilir. Zengin insanların rutin hayatları devam ederken yoksul insanlar, maddi ve ahlaki bunalımlara sürüklenir. Annesi ve babası ölen çocuklar sokaklara düşer ve sersefil olur. Soygun, gasp hırsızlık ve daha birçok olaylar İstanbul sokaklarında cirit atar.
Kitabın sonlarına doğru biraz sıkılsam da Gürpınar’ın efsane bitirişine hayran kaldım ve etkisinden çıkmak oldukça güç oldu. Hiç beklemediğim şekilde hiç beklemediğim bir durumla karşı karşıya kaldım. O an Piaget ve Kohlberg'in Ahlâk Gelişimi Kuramı’nı düşündüm. Bir olay karşısında insanların niyetini mi temel almalıyız yoksa ne olursa olsun kişiye verdiği zararın büyüklüğü ya da küçüklüğü ile mi ilgilenmeliyiz? Bu soru ile sizleri baş başa bırakıyor en kısa sürede bu kitabı okumanızı rica ediyorum.
