Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hangi Batı

Attila İlhan

Hangi Batı Gönderileri

Hangi Batı kitaplarını, Hangi Batı sözleri ve alıntılarını, Hangi Batı yazarlarını, Hangi Batı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hem görevinin başında iken inanılmaz bir saflık,gaflet ve delaletle,ülkenin yararına olmayacağı kesin kararlar al, uygulamaya geçir;hemde sonra, işler arapsaçına dönünce vah biz ne yapmışız diye dövünerek, hiç bir şey olmamış gibi, ulusun kaderinde söz söylemek hakkına sahip ol, yok böyle bir şey Demokrasinin gerçekten işlediği uygar bir ülkede kaç bakanı, kaç başbakanı yüksek mahkemelerde, yüce Divanlara götürürdü bilimisiniz? Ama bizimkiler pişkin,Türkün aklı sonradan gelir deyip işin içinden çıkıyorlar, ama öyle mi?Türklerin arasında daha o zamandan onları uyaran olmuşluydu olmamışdıydı?
Amerika ile ilgili anlaşmalar hiçbir zaman “ortak çıkar” için işlememiştir, daima Amerika’nın çıkarlarına işlemiştir,en ufak bir ulusal itiraz belirir belirmez Amerika “çamura yatmış” ekonomik,siyasal, diplomatik türlü baskıyla müttefikini yola getirmeye çalışmıştır.
Reklam
Amerika ile ilgili anlaşmalar hiçbir zaman “ortak çıkar” için işlememiştir, daima Amerika’nın çıkarlarına işlemiştir,en ufak bir ulusal itiraz belirir belirmez Amerika “çamura yatmış” ekonomik,siyasal, diplomatik türlü baskıyla müttefikini yola getirmeye çalışmıştır.
Atatürk devrimi başka bir şeydir,burdaki yanlış gerçekte,Atatürk ü Tanzimat,tan beri süregelen batıcılık eğilimini gerçekleştiren adam olarak sanılıyor.oysa Atatürk batıcılığıyla Tanzimat batıcılığı arasında benzerlik yoktur,karşıtlık var:biri çokuluslu bir ümmet imparatorluğunda beliren komprador batıcılığı, diğeri ulusallaşmış bir ülkede kendini gösteren bilinçli batıcılık. Atatürk dini,toplum ve eğitim alanından çıkararak ,aklı egemen kılmıştır
Batılılaşma ise Türkiye'de emperyalizmin görülmesiyle ortaya çıkmış müthiş bir aldatmacadır.
323 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
İlk okuduğum Hangi Laiklik kitabına göre referansları olduğu için daha hoşuma giden bir kitap oldu Hangi Batı. Batı'da bilinen bizde yayını da çevrilmiş aydınlardan birçok alıntı içeriyor. İlk 100 120 sayfa daha edebiyat eksenliyken sonraki sayfalar siyasetle ilgiliydi. İlginç noktalara değiniyor. Batı'ya yedeklenmeden "bize has" bir duruş nasıl geliştirilir sorusunu soranın okuması gereken bir kitap Hangi Batı.
Hangi Batı
Hangi BatıAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2012571 okunma
Reklam
Kompradorluk , gerçekte sömürgeleşme yolunda bir acente mantığının bir ülkenin her şeyine hakim olmasıdır. Yani orada ulusal hiçbir şey kalmaz . Ulusal olan her şey ikinci plana atılır. Yabancının değer ölçüleri hakim olur . Sen onların acentesi olarak görev yaparsın. Edebiyattan tut politikaya, ekonomiden tut bilime kadar böyle olmuştur.
Sayfa 307Kitabı okudu
Aydınların, üreticilerle bütünleşmesi için bir 'egemen sınıf ' ideolojisi olan batılılaşma, batıya öykünme tutumunu kökünden eleştirmesi, yerine ulusal bileşime dayanılarak yürütülecek bir çağdaşlaşma tutumunu önermesi zorunludur.
Sayfa 209Kitabı okudu
"Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayımladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan, Leonardo'dan önemsiz; Mevlânâ, Dante'den küçüktü; Itrî ise Bach'ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimleri aktarmak hastalığımız tepmişti, o kadar ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında batılı emperyalizmin örgütlü politikasını uygulamaya kendiliğimizden talip olduk." (Hangi Batı, Attila İlhan)
Ahmak,hayran olur,bağlanır,çünkü anlamaz;zeki,kuşkulanır dibini karıştırır,çünkü anlar.
Reklam
Tanzimat'tan beri süregelen batılılaşma eğilimi ve akımı Atatürk'ün kişiliğinde gerçek uygulayıcısını bulur, Atatürk Türkiye'yi batılılaştırmak isteyen adamdır, istediğini yapmıştır da: Batı'dan bir sürü yasa aktarmış, yaşama biçimimizin batılı olacağı­nı öne sürmüş, tek kelimeyle Tanzimat batıcılarının özenip de yapamadığını o yapmıştır. Bu bakımdan eğer batılı olmak, batıya benzemek Türkiye'nin çıkarlarına ters gelen bir şeyse, bizi ulusal bilincimizden kopararak emperyalistlerin etkisi altına sokuyorsa, Atatürk yanılmıştır ve eleştirilmelidir: Hem Atatürkçü hem de ulusal bileşimden yana olunamaz.
Yok yok, genç sanatçı Batılı olmanın Türk olmamak demeye gelmediğini anlamalıdır. Uygarlığımızı değiştirmek ne laf? Toplumsal ve nesnel bir gerçek istekle değişir miymiş? Türk'üz, Türk kalacağız. Uygarlığımızı çağdaş ölçülerle yeniden değerlendirmesini bileceğiz. Batılılık bu. Yoksa yarım yırtık bir yabancı dil belleyip bir yabancı uygarlığın kuyruğu­ na eklenmek değil. Baksanıza canım, İngiliz de, Alman da, Fran­ sız da Batılı, biri ötekine benziyor mu?
De­ğişme sürecine, asıl olması gerektiği gibi ekonomik ve toplumsal kalkınma öncüleri değil de, bürokrat aydınlar kılavuzluk ettikleri için, batı kavramı, Türk imgeleminde her şeyin en ideal olarak ya­şandığı bir toplum olarak biçimleniyor. Her şey ama her şey doğu­ da kötü, batıda iyi! Onlar nasıl yapıyorsa biz de öyle yapmalıyız ki, adam olalım! Oysa elin Japonu çıkmış, hiçbir şeyini değiştirmeden, sadece ekonomik ve teknolojik gelişme sürecini kendi yapısında ya­ratarak batı düzeyini yakalamış, dibini kurcalayan yok! Biz ha ba­bam batı müziği dinliyor, çeviri roman okuyor, batılı gibi giyiniyor, bir türlü batılı olamıyoruz, adamlar Japon gibi yazıyor, Japon gibi yaşıyor. Japon gibi ölüyorlar, ama batıyı geçiyorlar Japonun yaptı­ğını biz yapamamışız, bizim yaptığımızı Afrika'daki eski Fransız ve İngiliz sömürgeler yapmışlar, ama onlar da 'batılı' olamamış!
Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan Leo­ nardo'dan önemsiz, Mevlana Dante'den küçüktü, Itri ise Bach'ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyalizminin ilmi­ğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimleri aktarmak hastalığımız tepmişti, o kadar ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında batılı emperyalizmin örgütlü politi­kasını uygulamaya kendiliğimizden talip olduk. Stalin ve Beria da, haksız ve ahmakça istekleriyle bunu kolaylaştırdılar. Oysa, bir kere yaptığımız batılılaşmak değildi, ikincisi batı bi­zim sandığımız gibi değildi, üçüncüsü batının ulaştığı yer özenile­cek bir yer değildi.
Sömürgeci bu, sömürdüğü ülkeyi uygarlaştırıyorum der, bunu o ülkeye kendi kültürünü ve teknolojisini aşılayarak yapar, öyle ki sen bağımsızlığını elde ettiğin anda, birdenbire ekonomik ve kültürel olarak kıyamete kadar ona bağlanmış olduğunu fark edersin: Üstelik, bu arada ulusal kişiliğini yitirdiğinde, bir uşağın efendisine bağlılığına benzeyen bir bağlılıktır bu!"
1.037 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.