Hanımın Çiftliği denilince çoğumuzun aklına diziler gelir. Klasik olacak ama, kitap diziden çok daha iyi! Üç kitaplık serinin ikinci kitabı pek çok kez film ve dizi olarak seyirci ile buluşmuş.
Gelelim konusuna; Bu kitapta Güllü’nün çiftlik maceralarını okuyoruz. Toprak ağalarının semirip şımardığı, giderek fakirleşen köylünün aşağılandığı, 1949-50’lerin Çukurovası’nda, Derebeylerinden yılan halk kurtuluşu, adaleti yeni kurulan partide arıyor. Lakin güvendikleri dağlara kar yağıyor. Güllü değişip, gelişip Serap Hanım olurken, Muzaffer Bey’in narsistliği, şişkin egosu ile tanışıyoruz. Muzaffer Bey ön planda. Karakterlerin iç dünyasındansa olay örgüsü anlatılıyor.
Kitabı okurken çoğu zaman “İnce Memed”’i okuyor gibi hissettim. 1961 civarı yayınlanan Hanımın Çiftliği, iyi bir okur olarak Yaşar Kemal’i de etkilemiş. Onca olay okuyorsunuz ve kitabın sonunda kimseye kızamıyorsunuz. İnsana dair umutları besleyen bir yanı var. Her şeyin bir açıklaması var. Günümüz Türkiye’sini anlamak ve yorumlamak için çok iyi bir kitap. Tavsiye ederim. Sizi Edebi bir şölen bekliyor.
