Çanakkale Irak Kafkas Cephesi

Harp Hatıralarım

Mülazım Mehmet Sinan

Harp Hatıralarım Sözleri ve Alıntıları

Harp Hatıralarım sözleri ve alıntılarını, Harp Hatıralarım kitap alıntılarını, Harp Hatıralarım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erzurum, eski zaman harplerine karşı müstahkem bir şehirdir. Her tarafı zaman zaman yapılmış tabyalarla çevrilmiş ve şehre girip çıkmak için muhtelif yerlerine kapılar yapılmış. Top Daği'na istinat ederek mahsuldar ve geniş Pasin ovasına kucağını açmış güzelligi geniş ve mamurluğuyla şark vilâyetlerimiz içinde eșine tesâdüf edilmeyen bir vilayetimizdir. Halkı gayet ağır başlı, çalışkan adamlardır. Bizim Erzurumu Ziyaret ettiğimiz zaman vilâyet islerini Onbeşinci Kolordu kumandanı Miralay Kazım Dirik idare ediyordu. Her zaman ve her yerde teskilatçı bir adam olan Kazım Bey, Kazim Karabekir in de yardımıyla yukarıda bulunan süvari kışlasını bir imalathane haline getirmiş ve Erzurum'un etrafı da dâhil olduğu halde ne kadar dul kadın ve yetim çocuğu varsa mümkün olduğu nispette burada toplamış, yün eğirme ve dokuma tezgahları vücûda getirerek mükemmel yün fanila ve beyaz battaniyelerle, deri ve deriden meydana gelen bilhassa ayakkabı ve sair imalatın yapılmasını sağlayarak er ve subaylarımizın büyük ihtiyaçlarını karşılamıştı. Paydos zamanı ve işe girmezden evvel kışlanın münasip yerlerindeki açılan dershanelerde okuyan Türk yavrularını görünce milli ruhumuzdaki görülen bu inkişaf beni son derece sevindirmiş ve imparatorluk devirlerinin sönük ve fakat hazin durumunu hatırlatarak gözlerimi yaşartmıştı!.
Van - Ünseli 1918 Süphan dağını seyir ede ede kuzey batıya doğru yol almaya başlamış,ikinci gün Ernis'e yetişerek nokta komutanının misafiri olmuştuk!. Nokta kumandanı genç bir arkadaştı. Sabahleyin bizi bir araba ile Bayezid'e yolcu etmiş, ve yolda Ali Han denilen bir ihtiyarın çadırlı karargahına uğramıştk. İhtiyar: 136 yaşında, belinden üst tarafı gayet sağlam iki ayakları felçli çok zengin bir adamdı. Oğulları, torunları ve gelinleriyle on iki çadır nüfusa mâlik bulunuyordu. Öyle bir yere oturmuş ki, Ernisten itibaren şimale doğru yavaş, yavaş yükselen bir yaylanın tam ortasında, çeşitli çiçek ve çimenlerin içinde, engin dere ve yamaçlarından durmadan çağlayan sular üzerinde tepe tenha bir mahal!. Burada başlıca nazarımızı celp eden nokta ihtiyarın kendine mahsus büyük miktardaki koyun sürüleri ve bu sürülerin başındaki çobanların bellerinde birer zincirli tasın bulunması, her geçen yolcuya koyunlardan tazece süt sağarak içirmeleri ve karınları açsa yanlarındaki kavurma ve yapızla onları doyurmaları idi. Çobanların ifadesine göre buradan her geçen mutlaka yiyecek ve içecektir.
Reklam
Nitekim 1914 senesi içinde padişah ve halife olan Sultan Reşad tarafından ilân edilen bu (Cihad-ı Ekber) hiçbir tarafta tesirini göstermemiş, bu bizim vâiz ve hoca efendiler bile askerlikten firar etmişler veya türlü türlü özürler göstermişlerdi.
1917 Adana Adana'nın, Çukurova'nın bol ve gelişkin mahsulleri içimize ferah ve sevinç serpiyordu. Hele Alman arkadaşlar, bu nihayetsiz gibi görünen düz ovaları çayırlık ve ekilmiş tarlaları, güzel gelişmiş buğdayları, meralarda otlayan koyun, sığır ve at sürülerini gördükçe hayretlerini açığa vurmadan duramıyorlardı. O sırada beni de hayrete düşüren şu nokta olmuştu. Elimizde dünyanın en güzel toprakları bulunduğu, elimizde çiftçi ve çiftçi memleketi olduğu halde neden Romanya veya Rusyanın buğdaylarına para veriyorduk. Buna bir türlü akıl erdiremiyordum. Hele o zaman idaremiz altında bulunan Irak ve Surive ovalarını bir tarafa bırakırsak üzerinde șimdi seyahat etmekte bulunduğumuz Mersin'den itibaren Mamure'ye kadar uzanan ve iklim sartları tamamen çiftçiliğe müsait olan geniş ve verimli ovaları gördükçe neden darlık çektiğimize şaşıyordum.
Dünyada en büyük ızdırap ve en büyük felâket açlık ve kıtlık derlerse inanınız!.. Hepimizce malumdur ki, bütün fenalıkların, hırsızlığin, haydutluğun, sahteliğin, yalanın, riyanın dolandırıcılığın menbaı ihtiyaçtır. Iİhtiyaç, dünya yüzünde baki kaldıkça kültür ve ahlak mefhumları bir "seraptan" ibarettir. Geriden görünür fakat yanına
..... kasabanın hemen batı șimâlinde büyükçe bir zift kaynağı vardı. Geriden göründüğüne göre oldukça geniş bir sahayı kaplayan bu yer, tabiatın doğurduğu gibi yatmakta ve hiçbir insan elinin sürülmediği görülmektedir. Yalnız yerliler hurma bahçelerinin duvar temellerine kalınca yaymışlar sokakların bazı yerlerine serpmişler bir parça da Bağdat'a nakil edilerek Uzun Çarşı yoluna dökmüşler, işte o kadar. Sonradan gördüklerime göre (Musul'da Hamâm-ı Ayn civarında da kaynamakta ve hatta dışarıda akmakta olan petrol menbaları da) bu halde idi. Bu iki hazine ile Kerkük'ün Salahiye kazasında olan ve adeta yağı bir çıra gibi yanan kömür madenlerinin 400 küsur sene elimizde kaldıktan sonra bakir olarak İngilizlere teslim ettiğimize ne kadar acınsa azdır.
Reklam
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.