Ben denizkızı, siz gökyüzünde bir turna kuşu. Siz Güneş, ben Ay... Nasıl sürdürürüz sevgimizi? Ancak kırk yılda bir, ben su yüzüne çıkarsam, siz de kıyılara gelirseniz birlikte olabiliriz ya da Güneş tutulursa...
Ebrûlerinin zahmı nihandır ciğerimde
Gül ruhlerinin handeleri çeşm-i terimde
Sevdâyı muhabbet esiyor şimdi serimde
Takdire ne çâre bu da varmış kaderimde
Sultan II. Mahmut
(kaşlarının yarası ciğerimde gizlidir
gül yüzünün gülüşü gözümün yaşında
muhabbet sevdası esiyor şimdi başımda
takdire ne çare bu da varmış kaderimde)
“Size sormak istediğim bir şey var. İstanbul hiç değişti mi? İstanbul’un o peri masallarındaki güzelliği bozulacak diye çok korkuyorum. Gazetelerde okudum, birkaç kez İstanbul’da büyük yangınlar çıkmış, o Boğaz’ın incisi yalılar kavrulup gitmiş. Yerlerine neler yapılıyor bilmiyorum.”
Mutluluğunu anlatacak birilerini düşündü, ama bulamadı. Duygularını içtenlikle paylaşabileceği hiçbir dostu yoktu. Zaten içindeki bu coşkuyu hangi sözcüklerle dışa vurabileceğini bilmiyordu. Ne diyebilirdi ki?