Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Havariler (1972 - 1983)

Gün Zileli

Havariler (1972 - 1983) Gönderileri

Havariler (1972 - 1983) kitaplarını, Havariler (1972 - 1983) sözleri ve alıntılarını, Havariler (1972 - 1983) yazarlarını, Havariler (1972 - 1983) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İdam sehpalarının gölgesinde yapılan bu 'açılışın' ardından Kenan Evren ve çevresindeki, verdikleri kurulu oyuncak izlenimi ile kendilerinde bireysel irade ve kuvvet namına hiçbir şey bulunmadığını açıkça gösteren diğer 'kuvvet' komutanları, 5.senfoni eşliğinde 'tahta' çıktılar. Bu hazin olduğu kadar utanç verici töreni televizyondan izlemiştim. Tüm devlet erkanı, yerleri süpüren cübbeleriyle birlikte, yeni "padişahın" ve maiyetinin önünden geçip temennada bulunuyorlardı. Bu manzarayı seyrederken, kişiliksiz, aşağılık bir yaratık olmanın devlet erkanı içinde yer almanın başta gelen şartı olduğunu düşünmüştüm.
Sayfa 458 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İnsanın ajite olması o kadar zor bir şey değildir, zor olan, oturup derinlemesine ve genişlemesine düşünebilmesini becerebilmektir.
Sayfa 410 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1979 Senesi ve Aydınlık Hareketi
Gerçeğe öyle büyüteçle falan değil, art niyetsiz, çıplak gözle bakan herkes, şiddet ortamını körükleyenin, sağcı çetelere destek verenin, devlet ve devletin gizli istihbarat örgütleri olduğunu görebilirdi. Ama Aydınlık hareketinin, gerçeğe bakmaya hiç mi hiç niyeti yoktu. Aydınlık siyaseti, adım adım sol mücadeleye ihanete ve emekçi düşmanlarının yedek gücü olmaya sürüklendi. Aydınlık gazetesinin, 1979 yılı boyunca "kurtarılmış bölgeler" ve "49 fraksiyon" dizileriyle sol güçleri açık açık ihbar eden yayınları, bu sürüklenişin yalnızca en belirgin örneklerini oluşturur.
Sayfa 309 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
'Aydınlık'ın sol saflara ilişkin eleştirilerinde bazı haklı yanlar yok muydu? Vardı elbette. Örneğin faşistlerin okullara sokulmaması siyasetinin eleştirisinde ve "öğrenci kimliği olan herkes okullara girebilmelidir" siyasetinde, Aydınlık'ın önemli haklılıklar taşıdığını tespit etmek gerekir. Fakülteleri faşistlerle didişme alanı haline getirmek büyük hataydı ve sol bu konuda tam da faşistlerin istediği şeyi yapmış oluyordu. Ama Aydınlık'ın böyle tek tek konularda bazı doğru şeyler söylemiş olması, temeldeki haksızlığını ve yanlışlığını ortadan kaldırmaz. Aydınlık Hareketi, "üç dünya siyaseti" ve "büyük güçler platformu"na tırmanma yönelimiyle, yanlışıyla doğrusuyla egemenlerin baskı siyasetine direnen soldan ve yoksul halk yığınlarından, işçi sınıfından kopmuş, karşı saflara geçmiş, sınıf ihaneti yönünde gittikçe daha dev adımlar atmaya, gittikçe daha devletin işbirlikçisi bir örgüt haline gelmeye başlamıştı.
Sayfa 262 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Acaba "halka giden" sanatın kaderi miydi sığlaşmak ve yapaylaşmak? Buna evet demek istemem ya da "evet" demek içimden gelmiyor demek daha doğru belki. Çünkü buna "evet" dediğimiz an sanatın ,düzeyini kaybetmemesi için seçkinlerin tekelinde kalması gerektiği gibi berbat bir sonuca varmak zorunda kalırız. Ama ne yazık ki, tersi uygulamalar da, şu ana kadar hiç umut verici olmadı ve seçkinci tezi doğrulamaktan başka bir işe yaramadı.
Sayfa 202 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Lider nasıl olunur(!)
Empati yoksunluğu ve vicdan.Misyon sahibi politik bir lider, bu iki özelliği derinlere gömmek, mümkünse tamamen yok etmek zorundadır.Doğu da bunu yapmıştır.Yakkaşık 20 yıllık beraberliğimiz içinde, Doğu'nun herhangi bir soruna empatiyle yaklaştığına yani kendisinden önce başka birini haklı olabileceği yönünde bir muhakeme yürüttügüne çok az tanık olmuşumdur.Hayatı boyunca büyük bir özgüven, acımasızlık ve vicdansızlıkla yelken açmıştır empati yoksunluğu denizinde.O, her zaman haklıdır.Her zaman doğrudur.Bu "doğru" lar birbirleriyle çelişse de böyledir bu.Daha doğrusu, dışsal dünyanın gerçekliği oluşturmaz doğruyu "onun vazettiği şeyin adıdır" doğru" iradeciliği ile doğru orantılı bir subjektivizmdir bu.Ne var ki, bu subjektivizmi görmez, göremez, görmek istemez.Bunu gördüğü an, tüm varlığını dayandırdığı temel yok olur çünkü.Böylesi iradeci bir subjektivizm, vicdana asla yer vermez.Çünkü vicdan, iradeci subjektivizmin önünde bir ayakbağı dır.Empati de öyle.Bu tür iç seslenişleri bastırdığı oranda, kendi mutlak doğruları yönünde, duraksamasız ilerleyebilir lider.
İletişim Yayınları 1.baskı
Reklam
Darbeye giden süreç...
Misilleme, tam da devlet güçlerinin ve sağcıların istedikleri şeydi.Onların planı, solu misilleme tuzağına çekmek ve orada boğmaktı.Sol, olayları akıllıca değerlendirmek şansından çok uzaktaydı.Çünkü o zaman 49 franksiyona bölünmüştü.Bu franksiyonların her biri, kendi dar örgütsel menfaatlerinin peşindeydi, yoksa emekçilerin davasının selâmetinin
İletişim Yayınları 1.baskı
Demokratik Devrimciler
Örneğin koğuş sorumlusu "zaaf gösterenlere" karşı anlayışlı bir tutum geliştirmişse, tarafımızdan "liberal çürğmeyle" eleştirilir ve zaaf gösterenlere karşı sert bir tutum alması alması önerilirdi. Ya da tersine koğuş sorumlusu, arkadaşlara sert bir tutum takınmışsa bu kez tarafımızdan sol hatalar yapmakla, "kadrolara sekter(körü körüne bağlanma) davranmakla eleştirilirdi İşte" önderlik sanatının" hilelerinden biri de buydu Aşağıdakini daima eleştirecek ve yukarıdakinin daima ondan daha iyi "bildiği" fikrini sokacaksın.
İletişim Yayınları 8.Baskı