"Ağlamıyorum," demiş burnunu çekerek.
"O gözyaşları ne peki?" diye sormuş Adıgüzel.
"Hatıralarım,"demiş dedem, "onlar benim hatıralarım. Çünkü ağlarken, gözyaşı değil, aslında hatıra döker herkes!"
Yazarla ilk kez tanışıyorum. Bir başka kitabını daha okur muyum bilemedim. Beklentim çok farklıydı hayal kırıklığına uğradım.
Benim için çok rahatsız edici bir kitap oldu.
Çok fazla argo vardı. “Kuzeyliler ve güneyliler arasındaki savaş”ta nedense her türlü melanet, hayvan düşmanlığı, hayvana tecavüz, intikamcılık hep aynı taraftan.
Diğer tarafta üç renkli bayrak, pos bıyıklı neredeyse sevimli bir lider…
Hepsi sütten çıkmış ak kaşık. Kimse kusura bakmasın ama insan her yerde insan, zalim her tarafta zalim, hain her tarafta hain. Hayvana tecavüz her iki tarafta da var…
Kimseyi aklamaya çalışmıyorum ama yazara el insaf bu kadar da tarafgir olmayın arkadaşım demek istiyorum.
Ama bazen herkes göçüp gitse de hikâyesi kalırmış geriye. Ağızdan ağıza yayılır, her ağız ona yeni bir cümle ekler, bakiyesi sonradan gelen nesle devredermiş bazı hikâyelerin yükü.