Hay Sultan kitaplarını, Hay Sultan sözleri ve alıntılarını, Hay Sultan yazarlarını, Hay Sultan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Destur ile anlatmalı edeple girmeli bu kapıdan;
"Ayrılık, dünya ile nefis bağlarını koparırdı. Onun için ayrılık nefisten tutar. Vuslat kalbi kucaklardı. Dünyadan veda etmeyenler dünyayı feda edemezlerdi."
"Akıl, fikir dalgıcı. Kalp sahiline çıkartmak için denize marifet incileri için dalar. Lisan tercümanının simsarı da o incilere seslenir. Böylece iman nefesleri ve hüsn ü taat ile Allah'ın isminin yüceltilmesine izin verdiği evlerde akar."
Kendinden aldığım dersle devam edeyim düşüncelerimi dile getirmeye.
Gavs-ı Azam olmasının gölgesinde ismi. Mertebelerini çıkarken ait olmadığım dünyanın nedametini ömrümün gafletini hüznümle suladı. Çiçekler açtırır mı çatırdayan nefsimden bilmiyorum ama nefesim bağırdı çok ağır diye bunu net hissettirdi Hay Sultan.
Anlaşılır dilinde, cümlelerin nezaketinde hayatı anlatılan Abdulkadir Geylani hazretlerinin dizinin dibinde duygu geçişleriyle bir manevi hava yolculuğuna başlıyorsunuz. Engebelerini ruhunuzda hissedeceksiniz. Bazen bu kadarı da olmaz kurgu sandığınız noktalarda sana ait olmayanların farkına varacaksın.
Sorgulayanların, merak edip cevap arayanların, herşeyi somut görmek isteyenlerin bakamadığı yerden baktırıyor. Bu asrın mutsuzluklarının , doyumsuzluklarının hırslılığının, öfkeliliğinin nerden geldiğine dair içe döndüren yönüyle manevi terapi yapıyor. Başka sorular soranların cevabını bulduğu, bir çiçek bahçesinden renk renk kokularla doyurulan bu yolculukta bedenin içinde arı olacaksınız.
Ve en nihayetinde nasibiniz kadarını alacaksınız. Canların hazirun olanlarına gelsin.
Hay SultanNuriye Çeleğen · Nesil Yayınları · 2013883 okunma
"Takvaya ve itaate sarıl! Allah'tan başka hiç kimseden korkma! Ondan başka hiç kimseden isteme! İhtiyacını Allah'tan iste!Ondan başka kimseye bağlanma! Sadece O'na güven!"
Dervişti bunlar. Derviş, kapı eşiği demekti. Kapının eşiği herkesin basıp geçtiğiydi. Derviş de kapı eşiğinde ve en büyük kapının eşiğinde bekleyendi. Kapı eşiğine gelinmeden içeri girilmezdi, ilk oraya adım atılırdı. Derviş de ilk adımda olandı.
Aile reisinin aile fertlerini sohbette cem etmesi Allah Resulünün sünnetiydi. Bunun için mi manevi bir tat inerdi bu sohbet halkasına? Akşamın feyzi dökülür, baba baba olur, anne anne olurdu. Çocuklar bu sohbet halkasında terbiye oluverirdi. Çocuk, örnek modelleri tanırdı. Babanın, annenin dünyasına girerdi. Acaba Allah, kış gecelerini bunun için mi yaratmıştı? Geceleri uzun olsun, soğuk olsun, herkes birbirine tutunsun, aile cem olsun diye mi? Peygamberimiz bunun için mi "Kış, müminin bayramıdır." manasında buyurmuştu?
Hz.Ali:
"Güzellik, giyilen elbisenin insana kazandırdığı güzellik değildir. Hakiki güzellik, ilim ve edep güzelliğidir" demiş.
"Edebin üç temel esası vardır. Edeb-i şeriat, edeb-i hizmet, edeb-i Hakk sırları olmadan kişide edep natamam olur."
(...)
"Kişi Rabbin isteklerini tam bilmiyorsa, edeb-i şeriattan uzaktır. Bildiklerini öğretmek konusunda gayret göstermiyorsa, edeb-i hizmetten uzaktır. Kişi sebeplere takılıp her şeyi Rabbinden görmüyorsa da edeb-i Hak'tan uzaktır."
(...)
"Edebin ilk vurduğu yer dildir. Gereksiz konuşmalardan uzak durmak edeb-i dildir.
Edeb-i dilden nefisteki edebe geçilir. O da az yeme ve az içme ile nefsi edep noktasına çekmedir.
Üçüncü aşamada duygu ve hayalleri edeplendirme gelir. Hayale bile Huzur-u İlahi'de olduğunu düşündürerek hareket ettirmektir ki, bu aşamada edeb-i kalp, edeb-i ruh ve edeb-i duygu hâsıl olur."
Çocuğun dünyasına bir manevi şahsiyetin dökülmesi ne denli önemli ne denli kalıcı izler ve hayatında ne denli koruyucu bir etki olduğunu şimdi anlıyorum. Odada kış sohbetlerinin büyüsü. Gündüze inat geceler uzun. Babam her bir kelamını sanki geçmişten bir şeylerin ellerinden tutup koşarak kalplerimize getiriyor. Gelenler merakım oluyor. Babam kelamla çocuklarının kalplerine ekim yapıyor. Muhammedî güller ve her asrın günlerinden fideler dikiyor. Babamın soluğunda altı yavru Bağdat sokaklarına dökülüyor...