Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hazreti Muhammed'in Felsefesi

Cemil Sena Ongun

Hazreti Muhammed'in Felsefesi Gönderileri

Hazreti Muhammed'in Felsefesi kitaplarını, Hazreti Muhammed'in Felsefesi sözleri ve alıntılarını, Hazreti Muhammed'in Felsefesi yazarlarını, Hazreti Muhammed'in Felsefesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
598 syf.
10/10 puan verdi
Dine ve Dini İlgileyen Konulara Felsefi Bir Bakış
Not: İncelememi 1000Kitap için kısalttım. Uzun hâlini okumak ve bu kitaptan yaptığım alıntılara ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayınız: medium.com/@sametonurr/314... Cemil Sena'nın "Hazreti Muhammed'in Felsefesi" kitabı İslam dinini merkeze alarak yazarın hem din ve İslam hakkındaki görüşlerini yansıtması hem
Hazreti Muhammed'in Felsefesi
Hazreti Muhammed'in FelsefesiCemil Sena Ongun · Remzi Kitabevi · 199319 okunma
Daha ilk dakikadan saçmalamaz ama insan
Hz. Muhammed, sahabeden ve kendi evlâtlığı olan Zeyd’in evine gittiği zaman, kapıyı bu zatın karısı Zeyneb açmış ve Peygamber, onun güzelliğine meftun olarak kendisine iltifat etmişti. Zeyneb, bu olayı kocasına anlatınca, Zeyd, onu boşamış, Hz. Muhammed de bu kadınla evlenmişti.
Reklam
Hz. Muhammed, ilk doğan oğluna Abd Menif adını vermişti. Menif, o tarihlerde Mekke tanrılarından birinin adıydı. Bundan anlaşıldığına göre, bu dönem de onun henüz İslâm dini hakkında planlanmış veya hazırlanmış bir düşüncesi yoktu.
Din Adamının Görevi Ne Olmalı?
Yüce Tanrı, sevgili peygamberine bile, insanları ancak öğütlemek, ölümden sonraki hayat hakkında uyandırmaktan başka bir yetki vermediği halde, mabetlerimizde birtakım bilgisiz vaizlerin bütün dünya ve devlet işlerini düzeltme işiyle görevlendirilmişler gibi; akıllarına geleni telkin etmeye çalışmaları, dinimizin bilgeliğine olduğu kadar da Tanrının emirlerine aykırıdır.
Sayfa 597
Din Adına Yapılan Öğütlerin Ahlâksal Gücü Yoktur
Din adına yapılmış olan kutsal öğütlerin ahlâksal bir gücü olsaydı, eksik tartmak, hileli mal satmak, dolandırmak, yalan söylemek, iftira etmek, adam öldürmek, rüşvet almak, haksızlık etmek... gibi rezillikler, toplumun doğal karakteriymiş gibi devam edip durmazdı. Bunun başlıca sebeplerinden biri de halk eğitiminin en başarılı ve etkili okulu sayılan camilerde ve mesçitlerde bu rezillikleri yasaklayan telkinler yapılırken gösterilen tek yaptırımın ahret cezalarından ibaret oluşudur.
Sayfa 596
Konfüçyus'a Göre Din ve Yönetim Birleşiminin Sonucu
Tarih gösteriyor ki, teokratik bir devlet, kendine özgü bir uygarlık yaratmış olsa bile, insan özgürlük ve mutluluğunu asla gerçeklendirememiş, korkuya, kuşkuya, bilgisizlik ve zulme mahkûm ve hayat sevincinden yoksun insanlardan bileşik bir dünya düzeni kurmuştur. Konfüçyus, "Sık sık Tanrıdan ve atalardan söz edilmeye başlanmışsa, biliniz ki, ya canınız, ya da paranız isteniyor demektir" derken, bundan 25 yüzyıl evvel, dinle politikanın birleştiği veya birbirinin amaçlarına hizmet ettirildiği zamanlarda, ulus veya uyrukların alın yazısı ne olacağını açığa vurmuştur.
Sayfa 590
Reklam
Hz. Muhammed'e Dair - 8 (Dindarlık Görüşü)
O, dinliliği, asık suratla dünya işlerini ve hazlarını ihmal ederek ömrü yalnız ibadetle geçirmekte görmemiştir. "Eğlenin, oynayın, çünkü kabalık ve katılık görmekten hoşlanmam!" demek suretiyle insanların dünyayı kendilerine zindan etmelerinde kutsal bir hayır görmediğini belirtmiş; “Güzel elbiseler giyinin, binekleriniz de iyi
Sayfa 562-563
Hz. Muhammed'e Dair - 7 (Üstün Ahlaki Öğütleri)
Zalimin ve kötü insanların aleyhinde bulunmayı, halkı bu türlü insanların şerlerinden korumak için zorunlu gören Hz. Muhammed, herhangi bir insanı yüzüne karşı dalkavukça övmekte bir hayır görmemiş, her işin başına lâyık olanların getirilmesini emretmiştir. Onun ahlâk, hukuk ve politika bakımından salık verdiği tedbir ve düşüncelerde, her çağ ve her ulus için faydalı hakikatler saklıdır. Hainden, zalimden, kinden, cimrilikten, iftiradan, israf ve sefahatten nefret eden Peygamber, insanın her şeyden evvel kendi nefsiyle savaşmasını, yani kendi nefsini ıslah etmesini tavsiye ederken, insanları mutluluğa, dirlik ve barış içinde yaşamaya hizmet edecek olan pratik ahlâkın en yüce faziletlerini telkin etmiştir. O, hileci, iki yüzlü, paraya kul olan, sövüp sayan, öfkesini yenemeyen, çocukları sevmeyen, hayvanlara eziyet eden, borçluya, zorluk çıkaran, utanma duygusundan yoksun olan, gösteriş ve haramlara düşkünlük eden kişileri türlü hadisleriyle ve pek sert bir dille yermiş, bunların ibadet ve imanlarına değer vermemiştir. Bağışlamayı, müsamahayı, cömertliği, sosyal münasebetlerde tevazu, incelik, kibarlık ve temizliği, ileri faziletlerden saymış, herkesin ayıplarını, kusurlarını arayıp dedikodu konusu yapan kıskanç, kibirli, yalancı, sözünde durmayan, sabırsız, eline ve diline sahip olmayan kişileri büyük günah işleyenlerden saymıştır. "İyilik edilmeye lâyık olan ve olmayan herkese iyilik et" emrini vermiş olan Hz. Muhammed, olabildiği kadar kimseden bir şey istememeyi, izzeti nefsimizi korumayı, dargınları barıştırmayı, fakiri, âcizi, hastayı, yetimi, kadını korumayı âdeta Müslümanlığın şartı saymıştır.
Sayfa 562
Hz. Muhammed'e Dair - 6 (Dünya Görüşü ve Amacı)
Ayetlerle hadisler, tek tek ele alındığı takdirde, Peygamberin, insanları dünya malından ve dünyadan soğuttuğu, yalnız ahrete bağladığı zannedilir. Oysaki bir bütün olarak Hz. Muhammed'in davası, ölümden sonraki saadeti, dünyadaki mahrumiyetleri faiziyle ödeyen bir mükâfat saymış değildir. O, Tanrının bu dünyada insanlara bağışlamış olduğu
Sayfa 554-555
Hz. Muhammed'e Dair - 5 (Hasta mıydı?)
Hazreti Muhammed'i kendi döneminde kâhin, şair, hatta son çağlarda bazı Batı bilginlerinin saralı saydıkları gibi deli zannedenler de olmuştur. Dr. Dozy gibi tarafsız olmayan bazı tarihçilerle bazı ruh hastalıklarıyle uğraşanlar, onun saralı olduğunu da iddia etmişlerdi. Bu iddialar, hayatının bütün özellikleri bilinmekte olan Hz.
Sayfa 553-554
Reklam
Hz. Muhammed'e Dair - 4 (Ahlakı ve Siyaseti)
Hazreti Muhammed, ahlâk bakımından düşük bir insan değildi. Ahlâksız bir adamın, insanlığa, ne yeni bir ahlâkın prensiplerini sunmasına imkân olabilirdi, ne de savunduğu büyük davayı gerçeklendirebilirdi. O, içinde bulunduğu toplumun ve kişisel deneylerinin hazırladığı şartlardan faydalanmayı bilmiş, fakir kavmini zenginleştirmiş, dünyayı yalnız
Sayfa 548-549
Hz. Muhammed'e Dair - 3 (Hoşgörüsü)
O, hiç kimsenin baskı altında din değiştiremeyeceğini ve bu konuda kimseyi zorlama hakkının herhangi bir adama asla verilmemiş olduğunu, ödevinin, musallat olma değil, herkesin anlayabileceği bir dille ve seviyesine uygun olarak telkinler yapmaktan ibaret olduğunu kavramış olduğundan, Müslümanlara böyle bir hoşgörüyle hareket etmelerini bildiriyordu. Zira hidayet ve dalâlet Tanrıdan olduktan sonra, onun yapacağı tek iş, öğüt vermek ve kendisine bildirilmiş olanları anlatmaktan ibaretti; ve yine zira, Yüce Tanrının, kendisini savunmak için hiç bir avukata ihtiyacı olmadığı gibi, herkesin dini de kendine aittir. Denebilir ki, Hz. Muhammed'in politik amaçlarla yapmış olduğu savaşlarda, dini zorla kabul ettirmek gibi bir maksat güdülmemiştir. Bunun aksi doğru olsaydı, Tanrısal buyruklara aykırı davranmış olurdu. Bağışlamayı, tövbeyi, pişmanlığı, Tanrının inayet ve ihsanına, şefkat ve merhametine, kusurların örtmesine ve yarlıgamasına derinden inanmış olan bu kutsal elçi, kendi hayatının verdiği örneklerle de, bu inançlara sadık kalmıştır. İnsanları Tanrıyla baş başa bırakarak, Tanrıyla kul arasına kimselerin girmemesini öngören layiklik prensibinin ana tohumlarını, onun bildirilerinde bulmak, ya da o bildirileri çağımızın bu konudaki felsefesine göre yorumlamak her zaman mümkündür.
Sayfa 544
Hz. Muhammed'e Dair - 2 (Faziletli ve Alçakgönüllü Oluşu)
Hazreti Muhammed, zan ve kuruntular içinde bulunanların hakikate ulaşamayacaklarına Tanrısal bir işaretle emindir (Yunus, 37). Bu itibarla kendisi bütün hayatında, insanı hakikatten uzaklaştıran bu gibi kusurlardan soyunmaya çalıştı. Ona Kur'anı okurken dinledikleri halde iman etmeyenler tanıtılmış olduğu gibi (Yunus, 43; Furkan, 18; Ankebut,
Sayfa 543-544
Hz. Muhammed'e Dair - 1 (İnsan Psikolojisini İyi Tanıması)
Hz. Muhammed, açık yürekli, yalandan tiksinen, hatta yalanı lânetlemiş olan, inandıklarını dosdoğru telkin etmekten çekinmeyen, büyük iradeli bir insandı. Ne yaptığını, ne yapacağını ve nenin yapılması gerektiğini kesin olarak ve önceden belirleyen ve başarı için gereken her çeşit tedbir ve araçların hiç birini ihmal etmeyen özel ve üstün bir
Sayfa 542-543
207 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.