En Eski Hedef Türkiye kitaplarını, en eski Hedef Türkiye sözleri ve alıntılarını, en eski Hedef Türkiye yazarlarını, en eski Hedef Türkiye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oktay Sinanoğlu milletimizin içinden çıkan fakat değerini bilemediğimiz birçok insandan sadece biridir. Kitaplarını okudukça ne kadar milli ve bizden olduğunu anlıyoruz. Milli ve bizden olması bazılarına batıyor ve onu ve onun gibileri yoksaymaya unutturmaya çalışıyorlar. Bunlara inat bizler yani bu memleketin evlatları Oktay Sinanoğlu'nu yaşatmalıyız ve ona hak ettiği değeri vermeliyiz. Kitaplarını okumanız şiddetle öneririm..
Hedef TürkiyeOktay Sinanoğlu · Bilim & Gönül Yayınevi · 20151,366 okunma
Oktay Sinanoğlu'nun makalelerinden,konferanslarından derlemeler ile oluşturulmuş güzel bir eseri.Kitabın ana konusu Türkiye üzerine oynana sayısız oyunların sonucunda,en büyüğü,en sıkıntılısı olanın dil konusu olduğundan bahsediyor.Ve verdiği misaller ile de dediklerini kanıtlıyor.Yazdıklarını ciddi manada düşünerek okursanız eğer ve anlattıklarını Türkiye'de yüzde kaçı gerçekleşti diyerek düşünürseniz bazı şeylerin sıkıntısını çekmek üzere olduğumuzu göreceğiz.
Hedef TürkiyeOktay Sinanoğlu · Bilim & Gönül Yayınevi · 20151,366 okunma
Hayır efendim! 1953'e dek Türkiye'deki orta,lise eğitim düzeyi,dünyada sayılı(Fransa,Almanya,Rusya,Japonya) birkaç eğitim düzeninden biriydi.Şimdi insanın inanası gelmiyor,değil mi ? Ama evet,öyleydi.Tüm yurtta,liselerin sayısı pek fazla değildi ama,öğretim evsafları,bugünkü pek çok üniversiteden (Türkçesiyle ''evrenkent''ten) üstündü.Eğitim dili İngilizce olan bir tek Türk okulu yoktu.Olamazdı da.Atatürk,Osmanlı Türk Devleti'nin son yıllarında sayıları birkaç bine varan Hıristiyan misyoner okullarını kapatmıştır.Çoğu Amerikan olan bu okullar, örn. Robet Kolej,Bulgar isyanını çıkartanları ve yeni Bulgaristan'ın ilk dört başbakanını yetiştirmiş,Kurtuluş Savaş'ında düşmanın beşinci kolu faaliyetlerine yataklık etmişlerdi. 1953'e kadar, 'kolej' lafının,misyoner okulu anlamına geldiğini tüm kamuoyu bilir,buna tepki gösterirdi. Lozan'da bir türlü kapatılamayan birkaç yabancı okul bugün hâlâ Hıristiyan misyoner okullarıdır.
Kitapta ülkemizin ve vatandaşlarımızın nasıl ve ne şekilde yön verilerek düşünme duygusundan yoksun, yorumlama kabiliyeti olmayan bir toplum yapma çalışmalarına şahit olacaksınız. Dilimize ve kültürlerimize sahip çıkan çok değerli bir şahsiyetin süper kitabı.
Hedef TürkiyeOktay Sinanoğlu · Bilim & Gönül Yayınevi · 20151,366 okunma
Eğitim, birtakım dershanelere yazılmak, ilk, orta, liseye gitmek, paran varsa velilerin büyük fedakarlıkları ile özel okullara yazılmak, not almak, dershanelerde nasıl not alınacağını öğrenmek, ondan sonra alfabe çorbası gibi isimleri olan birtakım sınavlardan geçmek, konuyu hiç anlamadan, a-b-c hangisini işaret edileceği taktiklerini öğrenerek bir diploma almak, ondan sonra da yatmak ve her fırsatta memleketi satmak değildir... Eğitimin gayesi, insanı,kendisi ve toplumu, halkı, milleti için değer yaratacak düzeye getirmektir. Fakat eğitimin ikinci bir gayesi daha vardır... Eğitimin ikinci gayesi ise, bir milletin geçmişiyle geleceği arasında köprü kurmaktır. Yoksa geçmişine makas atıp ondan sonra toplumun köksüz, darmadağın bir kuru kalabalığa dönüşmesini sağlamak değildir.
-Bu günlerde bir "parlamenter" muhabbeti almış başını gidiyor. Bu vaziyet nedir?
-Bu feci bir vaziyet. Eskiden bunlara "mebus" denirdi. Sonra "milletvekili" oldular. Şimdi son zamanlarda, üç beş yıldır, bir de bakıyorsunuz televizyona çıkıp "biz parlamenterler", "parlamento" laflarıyla kendilerine sözde Avrupalı süsü veriyorlar. Şimdi biz de diyoruz ki, bu kelimelerin Latince, İtalyanca kökeni "boş laf üreten" manasına gelir. "Parlamento" da, "boş laf üretilen yer" manasına gelir. Kendilerine bu kelimeleri uygun görüp Avrupalı havalarına girenleri uyarıyorum: Bu millet boş laf üretenleri değil, vekillerini bekliyor.
İnsanlarımızın bağımsızlık ruhuna sahip olması lazım; özgüvenlerinin gelişmesi lazım. Deniyor ki: "Dünyada bağımsızlığın önemi geçmiş." Öyle bir şey yok. Her ülke kendi bağımsızlığına, kültürüne daha fazla sahip çıkıyor. Çünkü eğer her ülke kendi değerlerine sahip çıkarsa, ancak eşitler arasında bir kardeşlik ve küreselleşme olur. Biz buna "küreselleşme mi, köleleşme mi?" diyoruz. Küreselleşme denen şey, Batı' nın Türkiye gibi ülkeleri iyice sömürmesi, perişan etmesi için icat edilmiş bir yutturmaca kavramdır. Artık bunu özellikle Batı' da herkes biliyor.