Bu kitabı bitirmem uzun zaman aldı ama okuyamamamın kitapla bir alakası yoktu.Başta tam olarak hikayenin içine giremedim ve biraz tuhaf ilerledi.Günler geçtikte ve ben kitabı okuyamadıkça üzülüyordum çünkü gerçekten merak ediyordum.Ama bir kısımdan sonra hikayenin içine tamamen girdim olayları anlamaya başladım kitap benim için o zaman başladı.Kitap gerçekten bir kısımdan sonra çok akıcı ve keyifli ilerliyor.Fiona’nın neşesi,Erin’in kendiyle olan savaşı,İan’ın unutamadığı ve hep kendini suçladığı kazası...
Bir yerden sonra Erin’in hızlı çöküşü gidişatı değiştirdi ve olayları başka yöne çevirdi.Kendinden emin,güçlü kız gitti ve ben sanki ölü gibi dolaşan bir Erin okudum.Kitabın benim için en değişik yanlarından biri ise gülmemem gereken yerlerde gülmemdi.İan ve Erin’in bu kitapta daha fazla yazılmasını isterdim ama ikinci kitapta daha fazla yazılacağını bildiğim için içim rahat.Bahsetmek istediğim bir farklı konu da yazarın yeteneği.Hem en ince ayrıntısına kadar hayran kaldığım bir anlatım biçiyle yazmış;bir dünya yaratmış hem de kitabın içini,şömizini,ayracını tasarlamış.Bölüm aralarında o sahneleri gözümüzde canlandıracak çizimlere de bayılmıştım.