Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer

Evrim Alataş

Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer Sözleri ve Alıntıları

Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer sözleri ve alıntılarını, Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer kitap alıntılarını, Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilen bilir ki, Aleviler komünistim dese bile Aleviliğe dil uzatılmasını kolay kolay kabul etmez. Çünkü onu komünistleşmeye götüren süreç, yani ötelenme ve ezilmişlik duygusu veren süreç Alevi olmasıyla başlamıştır. O nedenle Hz. Ali'nin sureti evlerdeki köşelerde yerini korur ve dine, inanca dair tartışma, Ali'nin Ehlibeyt'in berisinde yapılırdı.
Sayfa 140 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Haberler gösterileri, yürüyüşleri, cezaevinde bulunan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına dair işleyen yargı sürecini, ev baskınlarını, sendika eylemlerini sıralıyor ve bir ülkenin yaşayacağı kaosu, spikerin soğuk sesinden, evlere, odalara, cezaevi koğuşlarına, gece vardiyasındaki işçilerin kulağına haykırıyordu. Fısıltı değil, haykırış, komut, emir gibi çıkıyordu ses.
Sayfa 116 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Büyük salonda, gaz lambasının dibine oturup da arkasına kocaman bir gölge düşüren küçücük adam, Aşık Mahsuni Şeriften başkası değildi. Sigara dumanına karışan gaz yağı kokusu, Mahsuni'nin sesiyle birleşip, cümle mahlukatı sus- turuyor ama ayaz rüzgârının sesiyle baş edemiyordu.
Sayfa 45 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
İskelet sistemini anlatmak için, son çare, kemikler olmayınca, vücut çuval gibi yığılır demişti. Yanılmışsın öğretmenim. Ruh olmayınca ruh!
Devir bacı devriydi. Öteden gelen devrimci gençler, yaşı ileri kadınlara ana, diğerlerine ise bacı diyordu. Bu bacı-kardeş ilişkisi içerisinde genç kızların gönüllerine aşk ateşi düşse de seslerini etmiyor, siyasi tartışmalarda kendilerini kanıtlamak için danteli oyayı bir kenara itip, başlarını klasik romanlara, anlamadıkları felsefe kitaplarına sokup, gözleri çift görene kadar okuyorlardı.
Sayfa 130 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
vurdu sazın teline Mahsuni:
Devleti devlete çatan İt gibi pusuda yatan Kan döktüren, silah satan Amerika katil katil!
Sayfa 46 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet gazetesi geliyordu köye. Ya şehre giden birileri getiriyordu ya da servis yapan dolmuşçulara para veriyordu köylüler, onlar alıp getiriyordu. Sonra o gazete ev ev dolaşıyor, bazen kapıda beliren bir çocuk. "Teyze, tuz var mı annem istedi," der gibi "Cumhuriyet var mı?" diye soruyordu.
Sayfa 193 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Mahsuni Şerif bu,
Mahsuni Şerif bu, Alevi mahallenin Alevi ailesine konuk gelip de deyiş söylememek olur muydu? Asılan Pir Sultan, derisi yüzülen Nesimi, Hacı Bektaş ve 12 İmamlar dökülüyordu dilinden.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Pankartlarla süslenen, sloganlarla canlanan salonda Mahsuni sahneye çıkıp da sazın tellerine vurduğu anda bir uğultu kopmuş ve bütün sesler, yerini Mahsuni'nin sesine bırakmıştı. Mahsuni "Amerika katil katil" diye söylemeye başlayınca da salona polisler dalmış, gözaltına almak üzere sahneye doğru yürümeye başlamışlardı.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Çocuklar en çok yaz sıcağında büyürdü. Anaları tarladan eve koşturup, babaları kazma kürek sırtta, güneşin altında gün kurusuna dönerken, mecbur büyürlerdi. Sivik diplerinde toprak yiyerek, kuzularla otlayıp, köpeklerle boğuşarak...
Sayfa 36 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Köydeki bütün çocuklar aynı şekilde ev resmi çizerlerdi. Toprak evlerin toprak damına inat çatılı evler... İki mahallenin arasındaki uzak çeşmeye inat her evin önünde bir çeşme... Ağaçlar... Olmayanları çizdiler hep. Ben de... Kapının önünde bekleyen otomobiller, bisiklete binen çocuklar çizdim.
Sayfa 189 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Kadın...(:
Her cenaze evinde, ölenin giysileri ortaya konulur ve bir hafta-on gün o giysiler kadınların toplandığı odanın ortasında durur, gelenler de âdetten, kafalarını giysilere gömerek ağlardı. Afık’ın, ölürken üzerinde bulunan çiçekli eski şalvarıyla eski gömleği dışında bir şeyinin olmadığını gördü İsaf. Sesini etmeden, yutkunup, gözünün yaşını tülbentiyle silip, hızla eve yollandı. Hediye gelen kumaş, kızlığından kalma çeyiz, birkaç parça kanaviçenin olduğu tahta sandığı açıp, üç metrelik çiçekli pazeni aldığı gibi hızla dikiş makinesine yöneldi. Makasla hızlı bir şalvar biçip, ayakla çevrilen makinenin başına oturdu. Kimseye haber etmeden dikti. Bir şalvar yetmezdi. Yazıda yabanda giyinmek için kenara atılmış bir gömlek bulup, evdeki üç-beş parça elbiseyi de araya katıp, bir telise gizleyip doğru Afık’ın evine gitti.
Deniz Gezmiş
Deniz, büyük suyun küçük kolunun üstünden sekip atladığında, bütün martılar evin etrafındaki ağaçlara yayılıp, serçeleri, kargaları selamladı. Kapıya doğru ilerleyip selam verdiğinde kuşlar sustu. Çocuklar sustu. Dalga sesleri dindi ve geriye Deniz'in sesi kaldı.
Sayfa 70 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
"Bak, ben bir yol tutmuşum, sen he desen de yok desen de ben bildiğimi yapacağım. Yüz göz olmayalım."
Sayfa 57 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Devrim, her şeyi değiştirecek, kötülükleri yok edecek, yoksulluğa fukaralığa son verecek bir ilahi ışık gibi bekleniyordu.
Sayfa 145 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
408 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.