Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya’daki Yaşamın Mucizesi

Her Şeyin Nedeni

John Gribbin

En Eski Her Şeyin Nedeni Sözleri ve Alıntıları

En Eski Her Şeyin Nedeni sözleri ve alıntılarını, en eski Her Şeyin Nedeni kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Enzimler özellikle dayanıklı moleküller değildir. Çok soğuk veya çok sıcakta bozulurlar. Fazla asidik veya fazla alkalin bulunan ortamlarda bozulurlar. Eğer bozulurlarsa işlerine daha fazla devam edemezler ve yaşam sona erer. Dolayısıyla onların bazı moleküllerin girişine izin veren ancak bazılarını dışarıda tutan ve bazılarının dışarıya çıkmasına izin veren ama diğerlerini içeride tutan özel bir tür koruyucu duvarın sınırları içinde işlev göstermeleri gerekir. Bu duvar yarı geçirgen zar olarak adlandırılır ve bir hücre baloncuğunu çevreleyen işte bu duvardır. Yaşamın belirleyici özelliklerinden biri -belki de tek belirleyici özellik-, hücre içinde yaşam süreçlerinin sürdüğü bölgenin çevresiyle kimyasal denge halinde olmamasıdır. Denge, ölümle eşittir. Yaşam kendisini denge dışı bir durumda sürdürür. ABD'li biyolog Lynn Margulis bu durumu "yaşam kendine bağımlı bir sistemdir" şeklinde özetler.
NASA'nın Ames Merkezinde bulunan araştırmacılar, yirminci yüzyılın sonunda yaklaşık olarak ayakkabı kutusu büyüklüğündeki vakumlanmış odacıkların mutlak sıcaklığın 10 derece üstüne (-263 °C) kadar soğutulduğu deneyler yaptılar. Odacığın içindeki su, metan, amonyak ve karbondioksit karışımı, buzun yıldızlararası bulutlardaki toz taneciklerinde
Reklam
Hem laboratuvarlarda (kesinlikle) hem de uzayda (muhtemelen) morötesi ışığın buz parçacıkları üzerindeki etkisi yoluyla üretilen daha karmaşık moleküllerin bazıları, lipit' adıyla anılan, minik bir kurbağa yavrusu gibi "baş” ve “kuyruk" kısımları olan bir ailenin üyeleridir. Molekülün baş kısmı su tarafından çekilirken kuyruk kısmı itilir. Bu tür moleküller suyun içine konulduklarında doğaları gereği, baş kısmı dışarı doğru kuyruk kısmı ise içeri doğru bakacak şekilde ikili bir katman oluştururlar. Bu çift katmanlı “duvarlar" hemen küçük toplar haline gelecek şekilde kıvrılır. Genç Dünya'nın sıcak sularında da aminoasit ve şeker gibi maddeler yaşamı oluşturan işlemlerin meydana gelmesinin mümkün olduğu kapalı bir ortamda, yani kesecikler içinde hapsedilmiş olmalı. Bu bariyerler olmasaydı yaşamın önemli molekülleri okyanusta o kadar seyrelirdi ki hiçbir ilginç kimyasal olay meydana gelemezdi. İşin bir iyi yanı da şu ki hammaddeler dikkate alındığında bu gibi küçük toplar baloncuğun derisine daha fazla lipit enjekte edilerek büyür ve yeterince büyümeleri durumunda kendiliğinden iki küreye bölünürler.
Çoğu gökbilimci, Ay'ın Güneş Sistemi oluştuktan yaklaşık 100 milyon yıl sonra Mars boyutundaki bir nesneyle Dünya arasındaki muazzam bir çarpışma sonucu meydana geldiği konusunda hemfikirdir. Çarpışmadan doğan enerji Dünya'nın kabuğunu eritmiş ve gezegeni arıtmıştı, böylece yaşamın başlaması için “beyaz bir sayfa" açılmıştı. Bu olaydan sonra aşağı yukarı 600 milyon yıl boyunca Dünya ağır ama giderek azalan bir bombardımana maruz kalmaya devam etti. Bombardıman sona ermeden önce yaşamın birkaç kez başlamış ve yok olmuş olması olasıdır. Bu sürecin sona ermesinden önce Geç Dönem Ağır Bombardıman' adıyla anılan nihai bir yıkımın gerçekleştiğine dair bazı tartışmalı kanıtlar var, fakat Lineweaver bu fikri destekleyen herhangi bir kanıt bulmamıştır. Üstelik Geç Dönem Ağır Bombardıman gerçekleşmiş olsa da olmasa da, sonraki sav etkilenmez. Her iki durumda da uzun bombardıman sona erince yaşam başladı. Lineweaver, eğer yaşam evrende nadir olsaydı "biyojenezin Dünya'da olduğu kadar hızlı gerçekleşmesinin" olanaksız olduğu yönündeki ortak düşünceye bilimsel bir açıklama getirir.
Drake Denklemi, 1950'lerin sonuna doğru ilk yapay Dünya uydularının fırlatılmasıyla beliren uzay heyecanının bir sonucuydu. O zamanlar Frank Drake, Virginia'daki Green Bank radyo gözlemevinde çalışıyordu ve yalnızca başka akıllı medeniyetlerin bulunma olasılığıyla değil, onlarla radyo teleskoplar kullanarak iletişim kurma ihtimalleriyle
Fermi yirminci yüzyılın en önemli fizikçilerinden biriydi. Birçok başarısının yanı sıra nötrino denilen parçacığın varlığını öngören o oldu" ve 1938'de radyoaktivite ve nükleer tepkimeler üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü aldı. Avrupa'da savaşın belirmesiyle faşist İtalya'ya dönmek yerine ailesiyle birlikte, Stockholm'deki Nobel Ödülü töreninden ABD'ye gitti. Fermi burada Chicago Üniversitesinde o zamanlar "atom pili” olarak bilinen ilk nükleer reaktörü yapan ekibin başına geçti. Pil, 2 Aralık 1942'de saat 14.20'de "kritik değere ulaştı."
Reklam
...Dünya üzerinde diğer dünyalardan gelmiş hiçbir akıllı ziyaretçi yok? Bununla birlikte Hart, Viewing'den farklı olarak bulmacanın izahı için dört olası kategori önerdi: 1. Oradan buraya gelmek fiziksel olarak imkânsız olabilir. 2. Oradalar ama bizimle iletişim kurma arzuları yok. 3. Oradalar ama bize ulaşmak için henüz zamanları olmadı. 4. Buraya geldiler ama hiçbir iz bırakmadılar ve şu anda burada değiller.
Yıldız seyahatinin zor yanı, bunu bir insan ömrü içerisinde tamamlamaktır; bunu yapmak ve eve geri dönmekse en az iki kat zordur. Ne diğer yaşam formlarının bizden çok daha uzun ömürlü olması ve birkaç yüzyıl süren bir seyahati en fazla bizim Atlantik ötesi bir uçuşu bulacağımız kadar meşakkatli bulması ihtimalini, ne de genel görelilik kuramının izin verdiği uzay zamandaki kestirmelerden yararlanacak veya gemilerine güç sağlamak için uzay boşluğunun kuantum alan enerjisini kullanacak kadar gelişmiş olan bir medeniyet ihtimalini göz ardı etmemeliyiz. Her iki olasılık da uzaylıların Galaksiyi kolonileştirmesini çok daha olası hale getirir. Fakat bu, bizimkinden biraz daha gelişmiş bir teknolojiye sahip bize benzer varlıklar tarafından yapılabilir. Olası itki sistemleri, nükleer-elektrik roketleri, füzyon roketlerini, yıldızlararası ramjet motorunu ve (benim favorim olan) gezegende konuşlu güçlü lazerler yardımıyla yapılacak "yıldız yelkenlisi"ni" içeriyor.
Fermi, "Eğer oradalarsa burada neden değiller?" diye sormuştu. Bulmacanın yanıtı şudur: onlar orada değiller. Fakat bu çok daha önemli bir soru doğuruyor, bu da "Yalnız mıyız?" değil, "Neden yalnızız?" sorusu. Eğer onlar orada değilse biz neden buradayız? Hem mekânda hem de zamanda, Evrendeki yerimizle ilgili özel olan ve Galaksideki tek teknolojik medeniyetin oluşumuna izin veren şey nedir? İşte bu, kitabın geri kalanının konusu -neden böyle sorular sormak üzere burada olduğumuz.
Karanlık madde yalnızca kütleçekim etkisiyle açığa çıkan, bizim meydana geldiğimiz atom ve moleküllerden farklı bir madde biçimidir. Karanlık maddenin doğasını araştırmak, bugün gökbilimcilerin başlıca ilgi alanıdır, fakat mevcut bağlamda önemli tek şey onun orada bulunuşu ve onsuz Samanyolu gibi galaksilerin oluşamamasıdır. Karanlık madde
147 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.