Yürüdü, nereye yürüdüğünü bilmeden koca şehrin yüreğini deşer gibi, bağırsaklarını söker gibi yürüdü. Gün geceye kavuşana, yol düğüm olup çözülene kadar yürüdü, yürüdü, sonunda
kendini yine sabahçı kahvesinde buldu. Yorgun
bedeni, tekleyen yüreği, titreyen elleri, ayakları,
kaşları, kirpiği yine onu buraya getirmişti.