Bu kitapta yazılanlar ve anlatılanlar aslında yazılmayanlar ve anlatılmayanlardır. Eğer bu yazdıklarımızı araştırırsan, tarihte gerçekten bu olayların var olduğunu görürsün. O olayların ise aslında neden olduğunu işte bu elindeki kitabı okuyarak öğreneceksin ve anlayacaksın ki Türklerin tarihi diye bir şey yok muş, aslında "Heyet" in tarihi diye bir şey varmış...
-Peki, ne zaman kuruldu? Kim kurdu bu Heyet'i?
Aslında kimse kurmadı. Bu Heyet, Metehan'ın kurduğu muhteşem istihbarattan var oldu. Kimse Heyet'i kurma düşüncesiyle yola çıkmadı. Sadece bu Heyet olaylar ve durumlar karşısında kendisini var etti.
-Kimsiniz siz, devlet mi yoksa devletin aklı mı?
-Devletin aklı mı? Biz devletin aklına bile akıl
veren bir teşkilatız evlat.
-Peki, kim kurdu bu Heyeti? Abdülhamid mi
Osman Gazi mi Selçuk Bey mi Atilla mı kim?
-Hepsi de elimizi öptü, fakat hiç biri bu teşkilatın kuruluşunda yer almadı. Onlar sadece bu
Heyete hizmetkârdı.
"Oklarınızı atıma çevirin." diye emir verdi. Herkes şaşkındı, ne olacaktı ki çünkü bu at onun her şeyiydi. Öyle ki karısından, babasından, hat ta kendinden daha çok bu ata değer verirdi, ama yine de hepsi emri dinleyip oklarını ata çevirdiler.
Ardından Metehan elini kaldırıp; "Hedef atımdır, vurun!" diye emir verdi. Bazı askerler emri dinle yip atı vursa da çoğu tereddüt etti, çünkü o at Metehan'ın her şeyi idi. Metehan tereddüt edenlerin hepsini yanına çağırıp;
"Ben size atımı vurmanızı emretmedim mi?" diye hiddetle sorunca, askerlerden biri;
"Ama efendim, o sizin her şeyiniz, biz o yüz den tereddüt ettik de vuramadık." dedi.
Metehan güldü. Bir süre bekledi ve yerde yatan cansız atına baktıktan sonra, tereddüt eden on as keri bizzat kendi eliyle öldürdü. Kendisini izleyen diğer askerlere dönüp;
"Bir daha oklarınızı bana çevirin ve beni vurun
dediğimde vuracaksınız. Emrimi duyduğu halde tereddüt eden olursa, bilsin ki sonu böyle olacaktır."