En Eski Hiç kitaplarını, en eski Hiç sözleri ve alıntılarını, en eski Hiç yazarlarını, en eski Hiç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sahi okulu vardı bir zamanlar. Beyazıt meydanına bakan görkemli bir kapısı. Beyazıt Camii' ne,meydana, meydandaki çınara ,çınarın yanından giren sahhaflar çarşısına bakan. İki yanında polis bekleyen. Uzun saçlı, blucinli ve başı örtülüleri içeri almayan. İtiraz edenleri coplayan bir okulu vardı. Portalinde arapça yazılar yazardı. Fetihle, İstanbul'la ilgili şeyler. Ne olduğunu girip çıkanların anlamadan mezun olduğu.Olup bitenlere anlam veremeden geçip gidildiği...
Yazarın daha önce okuduğum 2 kitabından olsa gerek beklentilerimin altında kalan bir kitap oldu. Kitabın son cümleleri olan 'Bu öyküyü yazdıktan sonra Hiç' e ilişkin zihin karışıklığımın bir nebze olsun dineceğini sanmıştım.Sandığım gibi olmadı. Kafam yazdıkça daha çok karıştı ' cümlesi çoğu okurun da ortak fikri olacaktır diye düşünüyorum.
İlk başlarda kendi halinde bir Hattat'ın yalnız yaşamını, bazen geçmişini , düşüncelerini kendi iç sesiyle anlatan yazar, bir süre sonra sadece HİÇ kelimesini detaylı bir taramayla akademik tartışma seviyesinde incelemiş, kaynaklarıyla kendine gelen mesaj-maillerle de destekleyerek bu kelimenin anlamını irdelemiş, ancak sonda da dediği gibi 'HİÇ' lik hakkında şahsen bana çok bir şey katamamıştır.
Ne olursa olsun, sırf başlardaki tespitleri , orjinal cümleleri ile bile okumaktan pişman olmadığım bir kitaptı.
Çok severek okuduğum bir hikaye türüdür. Kahramanı halktan biridir. üstelik oldukça içine kapanıktır.Kendisiyle çok konuşur. Oldukça kelime oyunu vardır. Anlayışa göre her şey bir noktadan gelip yayılmıştır. Kitabın sonunda da "hiç" kelimesini Osmanlı Türkçesi ile yazdığımız zaman h'nin üstünseki noktaya sığınır ve varlık aslında yoktur der. Okunmalıııı.. ️️
"İşte harfler asıl yurduna döndü,
boşluğa düştüler. Şimdi onları yeniden ve bu halleriyle biraraya getirerek yeni sözcükler üretmenin zamanıdır, diye düşündü Hattat."
"Yüreğinden kalemine kan çekerek yazan yazarları düşündü.Hadi canım sen de dedi. Bugünün yazarları mimara benziyordu. Plan projeyle işe koyuluyorlardı. Kurgu diye bir şey vardı sahi. Kurmak. Kurarak yazmak..."