Hilâfetin İlgasının Arka Planı

Mustafa Sabri Efendi

En Yeni Hilâfetin İlgasının Arka Planı Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Hilâfetin İlgasının Arka Planı sözleri ve alıntılarını, en yeni Hilâfetin İlgasının Arka Planı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tercüme-i hal
"Müslümanlar derhal durumlarını anlamalı ve İslâm'ın kollarına atılıp dünya ve âhirette yeniden dirilmelidirler. Yabancı kollarda diriliş aramak onlara fayda vermez. Bu şekilde, ne Doğulu, ne Batılı, ne Müslüman ve kitap ehli; bilakis kimliksiz bir toplum olurlar."17
Sayfa 67 - 17 ) Mevkıf el- Akl ve'l- İlm(M.Sabri)Kitabı okudu
Din ile Siyasetin Ayrılması
Ancak bu arada bizim taklitçilerin kâbesi olan Avrupa ve Amerika'da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Peygamber Efendimiz'den(sav) beri İslâm'ın temel ilkesi olan din-siyaset bütünlüğü bugün Batı siyasî yaşamında yerini almaya başlamıştır. Avrupa'da kilise ve devlet yöneticileri arasında yeniden güçlü ilişkiler kurulmuş; hatta komünizmin hakim olduğu Doğu Avrupa ülkelerinde, Papa Katolik halkın ruhi lideri olarak kabul edilmiş ve faaliyetlerini sürdürmesine izin verilmiştir. 12 Amerika'da ise Başkan Reagan yaptığı bir konuşmada elindeki İncil'i göstererek, "Siyasî, iktisadî ve sosyal problemlerimizin çözümü bu mukaddes kitapta mevcuttur" demiştir. 13 Başkan Reagan diğer bir konuşmasında ise: "Din ile siyasetin ayrılması diye bir şey yoktur. Böyle diyenler Amerikan toplumunun üzerine inşa edildiği değerleri bilmiyorlar. Doğru ve güzel ahlâk sadece din üzerine kurulabilir."14 demiştir. Batı'da din gittikçe etkinliğini artırmaktadır. "Avrupalılar dinlerini bıraktılar, biz de onlar gibi yapalım demek, büyük bir cehalet olduğu kadar aynı zamanda çok tehlikeli boyutları olan bir sözdür. Avrupa'da gelişim hareketinin temelinde dinî devrim yatmaktadır. Bu sayede Avrupalılar sadece silah ve âletleriyle değil, kişiliklerini oluşturan fikrî ve ruhî değerle de dünya hâkimiyeti kurmuşlardır."15
Sayfa 65 - Ronald Wilson Reagan, 1981-1989 yılları arasında 40. ABD Başkanı olarak görev yaptı.Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı 'nın Yaptığı Sömürü Müydü?
Avrupalıların Osmanlı'ya düşmanlıkları, Osmanlı'nın ırk, renk, vatan farklılıklarının ayırmadığı Müslümanları ve dinlerini savunmalarından kaynaklanmaktaydı. Selçuklu Türklerinden beri devam eden Haçlı savaşlarının bu ilk aşamasında, Avrupalılar saldırıyor, Selçuklular ise savunuyorlardı. Osmanlı Türklerinde ise durum değişmiştir.
Sayfa 56 - 47) Kitab'ul - Kebir ( Mustafa Sabri)Kitabı okudu
Hilafet Düzeni
Kısaca hilâfet düzeni, son dönemindeki zaafiyetine rağmen Haçlı bağnazlığı ve sömürü emellerinden kaynaklanan Avrupa saldırılarını püskürtebilirdi. Halifenin cihad ilan etmesiyle ümmet hemen saflarını sıklaştırır ve halifenin kalbi üzere birleşir, onun vereceği emirleri beklerdi. Akidelerinin gerçeği buydu. Halife, Ebu Bekr(ra)'dan beri İslâm hilâfetini temsil etmekteydi. Ebu Bekr ise Rasûlullah (sav)'in halifesiydi. Hilâfet denince Müslümanların aklına Râşid Halifeler ve İslâm tarihi gelirdi. Onlar her ne kadar değişik yurt, renk ve milletlere mensup olsalar da, İslâm ümmetinin üyeleriydiler. İşte bu hilâfet bağı son Osmanlı halifesine kadar Müslümanların kalplerinden kopmadı. Dünyanın en ücra köşesindeki Müslümanlar bile cuma hutbelerinde halifeye, vezirlerine, askerlerine karada ve denizde zafer dualarıyla mescidlerini inletiyorlardı. Onların nezdinde, Osmanlı sultanları, Allah yolunda mücahid ve Haremeyn-i Şerifeynin muhafızları idi.
Günümüz Sorunlarının Çözümü:Hilafet
İlk adımlar, -Avrupa Topluluğu örnek alınarak- ekonomik işlerde birlik, sonra askerî yardımlaşmanın gerçekleştirilmesi ve sonra da kaçınılmaz olarak hilafet düzenine geçilmesi olacaktır. Çünkü hilafet düzeni İslâm'ın ideologyasıdır. Raşid Halifeler döneminde gerçekleşen o örnek düzene sırt çevirdik de ne oldu? Biraz durup düşünelim: Hilafet düzeni, Raşid Halifelerden sonra gereği gibi uygulanmamasına ve zayıflığına rağmen, tarihin en karanlık dönemlerinde dahi Müslümanların vahdetini gerçekleştirebilmekteydi. Ancak, Avrupa'nın desteğini alan Mustafa Kemal başa geçtiğinde, Müslümanların muhafazasına çalıştığı ve bağlı kaldığı hilâfet düzenini ilga etti. Avrupa eski düzenini bırakıp yeni düzenler geliştirirken, Türkiye eski Avrupa düzenini uygulamaya başladı. O dönemde dünya, Sovyetler Birliği veya ABD ile birliğe doğru gitmekteydi. Çünkü, bu iki devlet değişik ırk ve halkların yardımlaşma ve dayanışmasını sağlayarak evrensel bir düzen kurmayı amaçlamaktaydı. Çağın birlik ve evrenselliğe yöneldiği bir dönemde bize yakışan, hilafet düzenini gerçekleştirerek evrensel nizama sahip çıkmak değil midir? .. Geçen günler ispatlamıştır ki hilafetin ilgası, İsrail'in kurulmasına, Rasûlullah'ın (sav) miraç yeri ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün esaretine giden yolda bir hazırlık aşamasıydı.
Ümmet olarak durumumuz, yolların ayrılış noktasına kadar bazen sağa sola tökezlemesine rağmen yolunu kaybetmeden gidebilen, yolların ayrılış noktasında ise başladığı seyir çizgisini kaybeden bir arabanın içindeki yolcuları andırmaktadır. Bu yolcular, yolların ayrılış noktasında arabanın direksiyonunu başka bir şoföre teslim etmişlerdi. O da yolcuları doğru yoldan götürmek yerine başka yollara sapmış, böylece arabanın içindekilere yollarını kaybettirmişti. Böylece yolcular istasyona değil, cehennemi andıran başka bir yere doğru yollanmışlardı. İslâm âlemi ve Türkiye hilafetle yönetildiği günlerde gücünün doruğuna ulaşmıştı, ve dünyaya yön veren bir konumdaydı. Hilafetin en zayıf ve kötü anlarında bile dünyaya meydan okumaya devam eden kendini saydıran Türkiye ve İslâm âlemi bugün sadece basit ve aşağılık bir Batı taklitçisi konumuna düşmüştür.
Reklam
450 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.