Nobel ödüllü Fizikçi Pierre Curie şöyle der, "Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda, galaksiler arasında geziyor olurduk.
Evet, biliyorum, sevenlerim ve sevdiklerim arasında yapayalnızım. Fakat bunu hissettiren Mevla'ya her daim şükrediyorum. Zira bu sayede yegâne sevgilinin O olduğunu idrak edebiliyor, zihnimden ve yüreğimden geçeni bilen, beni her an gören, hissedenin her daim varlığını hatırlıyorum. Fakat yine de insanoğluyum, acizim işte! Benimle hasbihâl edecek, bakışlarında hâlimin aksettiğini göreceğim bir âdemin olmasını istiyorum, ister kadın, ister erkek, ister sübyan, isterse bir dilenci... Kimseler anlamaz beni, hiç kimse... Nasıl anlayabilirler ki!
Şu hayatta hangi mutluluk ebedi olmuştur ki! Sanki Yüce Allah içimizdeki sonsuzluk isteğine rağmen, sonsuzluğu idrak etmek zor olsun diye, bir imtihan sırrı gibi hislerden hadiseye fani dünyaya ait ne varsa sonlu kılmış. Acaba ahirete inananlar bu sebepten mi hakiki iman edenler sayılmakta?