Hinduizm'de Avatar İnancı

Cemil Kutlutürk

Hinduizm'de Avatar İnancı Gönderileri

Hinduizm'de Avatar İnancı kitaplarını, Hinduizm'de Avatar İnancı sözleri ve alıntılarını, Hinduizm'de Avatar İnancı yazarlarını, Hinduizm'de Avatar İnancı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hinduizm'e göre Tanrı, her türlü noksan sıfattan uzaktır.
Sayfa 69 - OttoKitabı okudu
Puranalar'a göre Vişnu sadece şeytani varlıkları cezalandırmak için değil bazen de nurani varlıkları uyarmak için bedenleşir. Buna göre, nurani varlıklar sahip oldukları üstün nitelikleri zaman zaman yanlış yolda kullanırlar ve böylece Tanrı'nın kendilerine vermiş olduğu gücü suistimal ederler. Böyle durumlarda Tanrı, avatar biçiminde ortaya çıkar ve onları tekrar doğru yola iletir. Dolayısıyla avatarlar, sadece şeytani varlıkları değil yeri geldiğinde nurani varlıkları da dizginleme görevi üstlenir. İyi ile kötü arasında denge kurarak tüm insanlığın ahlaken yücelmesini sağlar. Manevi ve ahlaki açıdan ilerlemeye engel durumları ortadan kaldırır. Bu şekilde yeryüzünü aslına uygun olarak tekrar dizayn eder.
Sayfa 58 - OttoKitabı okudu
Reklam
Maya kavramı üzerine...
Bhagavadgita'da yer alan şu cümleler ihtiyaç duyulduğu dönemlerde Vişnu'nun avatarlar yoluyla dünyaya geldiğini göstermektedir: "Bütün varlıkların yaratıcısı benim. Gerçekte ben hiç doğmadım ve ölmedim. Kendi özümü koruyarak biçim aldım ve ete kemiğe bürünüp buraya geldim. Bana ulaşan yolların kapandığı, sapıtanların çoğaldığı, kimsenin doğru yolu bulamadığı zamanlarda kendimi işte böyle gösteririm. İyilik tohumları ekmek, kötülüğü kökünden kazımak ve kapanan yolu yeniden açmak için zamanı gelince varlık biçiminde inerim." Bu dizelerde Tanrı, bir taraftan doğmayan ve değişmeyen özellikte olduğunu belirtirken diğer yandan "...varlık biçiminde gelirim." ifadesini kullanmaktadır. İkinci ifade Tanrı'nın değişmeyen yapısına ters düşmektedir. Zira her türlü dönüşümden uzak olan Tanrı'nın beşerî bir varlık biçimini alması düşünülemez. Kendi içinde çelişkili gibi görünen bu durum Tanrı'nın üstün niteliği olan maya kavramı çerçevesinde izah edilir. Nitekim Hindu düşüncesine göre Tanrı, varlık formuna gireceği zaman maya adı verilen üstün niteliğini kullanır ve bu sayede biçim alır. Dolayısıyla Tanrı'nın bu niteliği ve gücü, mümkün olmayan bir durumu mümkün kılacak özellikte ve kapasitededir.
Sayfa 54 - OttoKitabı okudu
Balık mitolojisinin Dravidyen kültürüne ait olduğu şu şekilde de temellendirilmeye çalışılır. Âriler arasında balık tüketimi çok yaygın değilken İndus Vadisi'nde yaşayan yerli Dravidyen halk arasında balık avlama düzenli bir uğraş idi. Balık, Dravidyen halkının hem geçim kaynağı olduğundan hem de beslenme ihtiyacını karşıladığından, Dravidyenler nezdinde önemli ve kutsal kabul edilmişti. Bu durum Dravidyenler arasında balıkla ilgili çeşitli mitolojik hikâyelerin üretilmesine de yol açmıştır. Bu bilgilerden hareketle kimi bilim adamları, balık ve kaplumbağa ile ilgili bazı efsanelerin yerli Dravidyenlere ait olduğunu, dolayısıyla avatarın da köken itibariyle onlara dayandığını ileri sürer. Zira balık ve kaplumbağa mitleri, avatar doktrininde çok önemli bir yer tutar. Bu görüşü savunanlara göre Âriler bu tür mitleri, kültürel ataları olan Dravidyenlerden almışlar ve yeri ve zamanı geldiğinde kullanmışlardır.
Sayfa 43 - OttoKitabı okudu
Bhagavadgita'da yer alan bilgiye göre iyiliği tesis etmek, kötülüğü yok etmek ve düzeni kurmak için Tanrı, dönem dönem farklı formlarda yeryüzüne iner. Diğer yandan evrende düzensizliğin artması, kanunsuzluğun yaygınlaşması, dine bağlılığın zayıflaması ve adaletsizliğin hâkim olması gibi durumlar da avatarların ortaya çıkmasının nedenleri arasındadır. Böyle durumlarda Tanrı, iyileri korumak ve kötüleri cezalandırmak için avatarlar yoluyla ortaya çıkmaktadır. Avatar doktrinine göre Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi bedenleşmeye de gereksinimi yoktur. Ancak o, kendisine sevgiyle bağlanan kimseler için böyle bir forma bürünmekte ve onların arasına karışmaktadır.
Sayfa 40 - OttoKitabı okudu
Şivacılık, Şiva'yı "Yüce Tanrı" kabul eden ve ona tapınmayı esas alan Hindu mezhebidir. Taraftarlarınca en eski Hindu mezhebi olarak kabul edilse de Şivacılığın kökenini kesin olarak belirlemek oldukça güçtür. Bu mezhebin belirgin olarak milattan önce dördüncü yüzyılda ortaya çıkmaya başladığı ve özellikle de Hindu düşünürlerinden Kumarila Bhatta (miladi sekizinci yüzyıl) ve Şankara'nın (ö. 820) görüşleri ile yaygınlık kazandığı kabul edilir.
Sayfa 32 - OttoKitabı okudu
Reklam
28 öğeden 21 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.