Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?

Sevan Nişanyan

Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? Gönderileri

Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? kitaplarını, Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? sözleri ve alıntılarını, Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? yazarlarını, Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!
Sayfa 6 - Propaganda Yayınları
106 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Kitap, Sevan Nişanyan tarafından bir zorunluluk sonucu kaleme alınıyor. Peki nasıl bir zorunluluk? Sevan Nişanyan, 21 Eylül 2009 tarihinde Karar Gazetesi'nde yazdığı "Sansür" başlıklı yazı sebebiyle dindar kesimden büyük bir tepki görüyor. Çünkü Nişanyan, bu yazısında ateist kimliğiyle bir yaklaşım sergileyerek ağır bir eleştiri ve
Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?
Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?Sevan Nişanyan · Karşıt Yayınları · 201058 okunma
Reklam
Ben Bach'ın müziğini tapma derecesinde severim, kırk senedir sabah akşam dinlerim, büyük bir manevi haz alırım. Ama biri çıkıp ‘Bach mı? Perukalı bir soytarı alt tarafı’ dese kendime yahut anama hakaret edilmiş gibi hissetmem. En kötü olasılıkla ‘cahil adam ne olacak’ der geçerim. İyi olasılıkla muhatabım akıllı birine benziyorsa ‘acaba benim kaçırdığım bir bakış açısını mı dile getiriyor’ diye beş dakika düşünürüm. Ha, biri de kalkıp benim Bach'tan aldığım manevi hazzın dinle kıyaslanamayacağını söylerse ona ufaktan kızmaya başlarım belki. Çünkü işte o zaman BANA hitaben aşağılama vardır. ‘Bu üstünlük nereden geliyor birader ve sen kimsin de benim ot olduğumu söylüyorsun’ diye çıkışırım hatta. Gene de anasını babasını sinkaf etmek geçmez aklımdan.
Bazı şeyler kutsaldır, aman dikkat kırılır, adlarını anacaksan salavatla anmalısın tezine katılmıyorum. Kutsal olduğunu söyleyen SENSİN. Sana saygı duyarız çünkü insana saygı duyarız. İnsanların kendilerince haklı veya güçlü gerekçelerle dine bağlanmış olabileceğini anlarız, bu işe akıl, zekâ, duygu ve sevgi yatırdıklarını biliriz. Bazılarını severiz de. Ama onların putlarına, diğer putlara gösterdiğimizden daha fazla neden saygı göstermemiz gerektiğini anlamakta zorluk çekeriz.
İnsanlarla güzel güzel sohbet ederken iş bazı ‘tabu’ konulara kaydı mı birden kabuklar sertleşiyor, dikenler dikleşiyor. Orada beni rahatsız eden bir asimetri var. Ben, temel konularda benden farklı düşünen insanlara alışığım. En kötü ihtimalle ‘üff yaa, tamam, yeter’ der geçerim. Oysa dindar insanların acayip bir ALINGANLIK meselesi var. Olayı bir fikir ayrılığı olarak görmek istemiyorlar. Anasına nenesine dil uzatılmış moduna geçiyorlar anında. Bu da bana haksızlık gibi geliyor. Çoğu zaman ‘eh peki, ne yapalım, bunlar da böyle’ deyip geçiyorum. Kadı kızında da o kadar kusur olur. Ama bazen hakikaten sabrım taşıyor. Boks yapıyoruz ama bir kolum bağlı. Satranç oynuyoruz ama vezirimi oynatmam yasak. Olur mu öyle şey?
"Maddecileri bir kenara bırakırsak, bugün her türlü otoriteye bütün benliğini kölece teslim eden sözüm ona dindarları kendime hiç yakın bulmuyorum. Tam da bu nedenle Ateizmi değerler silsilesi olarak bütünü ile benimsemesem de ateistleri kendime her türlü ikiyüzlülüğe kapılmış dindarlardan daha yakın buluyorum. Çünkü Ateistler de köleleşmiş din putunu deviren özgür ruhlu insanlar, onlara bin selam olsun. Kuşkusuz ateizmin de eleştirilecek yönleri var ve bunu da kendimce yapmaya çalışacağım, ama kimi eleştirilerime rağmen, Ateizmin de lâ süpürgesi ile işe başlayan put kırıcılar olması çok değerli. Kaldı ki sorgulanmayan bir inanç değersizdir ve bu anlamda ateistler dindarlara çok değerli eleştiriler ile katkı sunarlar. Ama dindarlar nedense bu insanların bu değerli katkılarını anlamak ve bu eleştirilere doğru ve anlamlı cevaplar vermek yerine hınç duyuyorlar. Sakın ola özgürlüğe duydukları hınçtan olmaya?" (Dilaver Demirağ)
Reklam
"Zaten demokrasi de bu değil midir? Birbirini sevmeden de bir arada yaşayıp, anlaşabilmek..."
"Birçok insan Allah’ın, Peygamber’in, Devletin, Atatürk’ün ve Genel Kurmay Başkanları’nın fahrî avukatlığına soyunmayı pek seviyor nedense. Oysa, ne ihtiyaçları var onların avukata; değil mi ya? Mademki o kadar çok meraklısınız avukatlığa, koyun otlatırken havan mermisiyle parçalanan 12 yaşındaki mâsum kızımız Ceylan Önkol’un avukatlığını üstlensenize… Komutanı tarafından eline pimi çekilmiş bomba verilen sonra da ‘kaza ile el bombası patladı; dört er şehit oldu’ diyerek bize yalan söyleyip milletimizi aldatanlara karşı dava açıp hiç uğruna şehit olan erleri ve acılı ailelerini savunsanız ya. Benimki de iş mi yani! Kolayı varken, neden zora sokuyorum ki fahrî avukatları? Güçlüyü savunmak varken, ne diye zayıfı savunsunlar ki? Aklı mı yok onların?" (Hüseyin Erkan)
"Biz herkesi eleştirebiliriz. Bu gayet normal… Ancak, herkes bizi eleştiremez! Özellikle dilimize, dinimize, bayrağımıza söz söyletmeyiz… Özellikle devletimize, milletimize, cumhuriyetimize… Özellikle atalarımıza, Atatürk’ümüze, tarihimize... Fena halde kızar köpürürüz, işte o zaman. Elbette kızarız… Kızmayalım mı yani? Dilimizi, dinimizi, mezhebimizi…Devletimizi, milletimizi, bayrağımızı, cumhuriyetimizi… Atalarımızı, ata yurdumuzu, Atatürk’ümüzü, tarihimizi tenkit edecekler de sesimizi çıkarmayacak mıyız biz? Türk olduğumuz, Müslüman olduğumuz nerden belli olacak? Devletimizi, milletimizi sevdiğimizi başka nasıl ispat edeceğiz? Ayağına gelen böyle bir fırsatı kaçıranın ya aklı yoktur, ya cesareti…" (Hüseyin Erkan)
226 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.