Hz. Muhammed ve Charlemagne
Henri PirenneHz. Muhammed ve Charlemagne Gönderileri
Hz. Muhammed ve Charlemagne kitaplarını, Hz. Muhammed ve Charlemagne sözleri ve alıntılarını, Hz. Muhammed ve Charlemagne yazarlarını, Hz. Muhammed ve Charlemagne yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batı Roma'nın yıkılışına dair
Henri Pirenne'nin bu kitapta ortaya attığı tez Roma'nın ne olduğunu ve Batı Roma'nın son dönemde neye dönüştüğünü bilen birisi için reddetmesi zor bir tezdir. Roma benim içinde bir hanedanlıktan ibaret değildi o yüzden Kavimler Göçü ile Batı Roma sözde yok edilmiş olarak kabul edilip Orta Çağ başlamış sayılsa da, Roma aslında Akdeniz'dir Pirenne'nin de dediği gibi, Roma Mare Nostrum'dur. Cermenlerin Afrika'nın Kuzey'ini ele geçirmeleri veyahut İspanya'ya, Galya'ya yerleşmeleri Roma'yı yıkmak olarak kabul görmemelidir, Cermen Kavimleri aslında Roma'nın bir parçası olmak için çabalamışlar ve Roma medeniyetinin bir parçası olmuşlardır dilini, kültürünü hatta dinini benimsemişlerdir. Aynı şeyi Hıristiyanlık içinde söylemek ne kadar yanlıştır? Roma Hıristiyanlaştıysa kilise Romalılaş'mamış mıdır? Roma medeniyeti İslam gibi bir medeniyet gelene kadar içine gelen her şeyi bünyesine katmıştır, İslam ne zaman Akdeniz'i ele geçirip oradaki halklara yeni bir medeniyet sunduysa ve Roma Kuzey'e çekilmek zorunda kaldıysa Batı Roma'nın yıkılışı ve Orta Çağ o zamandan başlatmak daha doğru olacaktır. 
Hz. Muhammed ve Charlemagne
Karolenj hanedanı, Merovenj'in devamı değil
7. yüzyılın ortalarına kadar süren şaşaalı Merovenj dönemiyle, Karolenj dönemi arasında bir yüzyıllık bir gerileme süresi vardır, ki bu dönemde antik uygarlığın birçok karakteri silinmiştir; buna karşılık, diğer bazıları da neşv-ü nema bulmuşlardır. Karolenj döneminin başlangıcı işte bu durumun içindedir. Karolenjlerin ataları Merovenj kralları değildir, ama onların saray nazırlarıdır. Charlemagne, hiç de Dagobert'in ardılı olmayıp Charles Martel ve Pepin'in soyundandır.
Sayfa 309Kitabı okudu
Kısa Pepin
Pepin babasının yerine geçtiğinde, bütün aristokrasi ve doğal olarak bütün halk, bizzat kendisinin olduğu gibi okuma yazmadan yoksundu.
Sayfa 283Kitabı okudu
Alaric I
Schimidt'e göre Alaric, italyayı "evrensel planlarını" gerçekleştirmek amacıyla istila etmek istemiştir. Yazar, Alaric'in yanında var olduğunu vehmettiği 100.000 kişiyle, Roma lmparatorluğu'nun yerine bir Germen İmparatorluğu kurmak amacında olduğunu düşünmektedir.
Gerçekte, Alaric bir paralı askerdir ve kar peşinde koşmaktadır. O kadar inançsız ve amaçsızdır ki daha önce antlaşma yaptığı Arcadius'a karşı harekete geçmesi için Stilicon'un ona 4.000 altın lira vererek satın alması yeterli olmuştur.
Sayfa 24Kitabı okudu
Simdi aklimda Rum kime denir sorusu
lslam yayılması Bizans sınırlarında sona ermiştir. lslamiyet, milliyet farklılıklarından bir miktar yararlanarak Bizans'tan Suriye, Mısır ve Afrika eyaletlerini kopartmış, ama Yunanlı kitle lslam yayılmasına direnmiş ve direnirken de Avrupa'yı, kuşkusuz onunla birlikte Hıristiyanlığı da kurtarmıştır. Ancak darbe gene de çok sert olmuştur. İslamiyetin en güçlü olduğu dönemde iki kez saldırıya uğrayan Bizans, donanması sayesinde bunlardan kurtulabilmiştir. Her şeye rağmen Bizans, çağının en büyük deniz gücü olarak kalmaya devam etmektedir.
Bıçak gibi kesilen ticaret
Papaların son papirüs kullanma tarihi 1057'dir. Bu durumda, Bresslau'yla birlikte, eski stokları kullandıklarını mı kabul etmek gerekir? Yoksa papirüs, Arapların 10. yüzyılda bir üretim merkezi haline getirdikleri Sicilya'dan mı gelmekteydi? Ancak, Sicilya'dan gelen papirüs tartışma konusudur. Bana daha akla yakın gelen, bu maddenin Napoli Gaete, Amalfi, Venedik gibi Bizans limanlarından ticaret yoluyla sağlandığıdır. Fakat Galya için papirüs gerçekten bitmiştir.
Isa'nin kabri ile pazarlık yapmak?
Harun-er Reşid'in Emevilere karşı savaşında, Charlemagne'ı yanına çekmek amacıyla, ona lsa'nın kabrini verdiği iyi bilinen bir olgudur*
Kleinclausz'a göre, Kutsal topraklarda Charlemagne koruması bir efsaneden
ibarettir ve Harun, ona yalnızca lsa'nın kabrini vermiştir. -syria, 1926, s. 211-
33. Sorunu tekrar ele alan Bedier, Harun'un Charlemagne'a Filistin Hıristiyanları üzerinde bir &Kitabı okudu
Cânım Ibn Haldun'u okumayan da ne bileyim :)
8. yüzyılın başında, Batı denizciliğinin yok olması süreci tamamlanmıştır. Bizans kıyıları hariç, Akdeniz'de Hıristiyanlarca sürdürülen hiçbir deniz ulaşımı kalmamıştır, lbn Haldun'un dediği gibi (Bizans'ı ayrı tutmak gerek);
"Hıristiyanlar artık bir tahta parçası bile yüzdürememektedirler". Deniz artık Arap korsanlarının egemenliğindedir.
ltalyan kentlerinin Bizans'ı terketmeleri, Arapların Sicilya'yı elde etmelerini sağlamıştır. Gerçekte, Bizans donanması çok güçlüdür. Hatta korkunç bir silah olan Rum ateşi sayesinde, bütün İtalyan denizci kentlerinin toplamından daha güçlüdür; ama bir kez Sicilya'yı kaybedince, artık Batı'dan hemen hemen tamamiyle kopmuş, Batı Akdeniz'de ara sıra ve yararsız bir şekilde gözükmekten başka
bir şey yapamaz hale gelmiştir. Ama Bizans İmparatorları, Batı'dan çok daha fazla denize dayanan İmparatorluklarını
bu donanma sayesinde koruyabilmişlerdir.
Sayfa 188Kitabı okudu
Eğer terim yerindeyse, Roma imparatorluğu Hıristiyanlaşırken ruhunu değiştirmişti; islamlaşırken ise hem
ruhunu hem de bedenini değiştirmiştir.
Sayfa 175Kitabı okudu
En azindan başlangıçta fanatik olmayan arap fatihler
Aynca, din dışındaki konularda Araplar, İmparatorluk kültürüne Germenlerden de daha hızlı bir uyum gösterdiler. Bilimde Yunan okuluna, sanatta da Yunan ve Iran okullarına şaşırtıcı bir hızla katıldılar. En azından başlangıçta fanatik olmayan Arap fatihler, fethettikleri ülkelerdeki yeni uyruklarım İslamlaştırma yoluna bile gitmemişlerdir. Fakat bütün bu insanları tek Tanrı olan Allah'a, onun Peygamberi Hazreti Muhammed'e ve Hazreti Muhammed Arap olduğundan da Arabistan'a tabi kılmak istemişlerdir. Evrensel olan dinleri, aynı zamanda ulusaldır da. Araplar Tann'mn hizmetkarlarıdır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Hıristiyanlığın kendisini kabul ettirmesi cok daha zor olmuştu
Aynı anda hem Avrupa hem de Asya üzerine yönelen Arap fütuhatı, öncelsiz bir harekettir. Bu başarılı fütuhatın hızı, olsa olsa, bir Attila, bir Cengiz Han veya daha sonra bir Timur'un hızlarıyla karşılaştırılabilir. Ancak, bütün bu
kıyas unsurları geçici fetihler olmuşlar iken, İslam fütuhatı kalıcı olmuştur. Bu dinin müminleri, bugün de ilk halifeler döneminde fethedilen ülkelerde yoğun bir biçimde yaşamaktadırlar. Hıristiyanlığın yayılmasıyla karşılaştırıldığında, İslamiyetin şimşek hızıyla ilerleyişi gerçek bir mucize meydana getirmektedir.
Sayfa 172Kitabı okudu