Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(Felsefi Antropolojinin Işığında)

Hz. Muhammed ve Kuran

Hasan Aydın

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kuran, 7. yüzyıl Araplarının, dili, kavramları, kültürü, genel dünya görüşü ve kategorileri ile konuşmakta, mesajlarını o toplum özelinde, o toplumunun yapısından, toplumdaki insanların idrak düzeylerinden yola çıkarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Kanımca bu apaçıktır; ancak Kuran metni İslam'ın kuzeye yayılması ve felsefe birikimiyle karşılaşılması sonucu, zorlama te'viller ve yorumlarla 9.-10. yüzyıllardan itibaren o denli esnekleştirilmiştir ki, nerdeyse otantik anlamını yitirmiştir. Aynı anlayış, modern bilgi ve değerleri Kuran'da okumaya yönelen modern İslam düşünürlerince de sürdürülmekte, Kuran metninin kendine özgü dili, yapısı, kültürü, değerleri sürekli çarpıtılmaktadır. Adeta Kuran'ı her okuyan, kendi istemi ve beklentisi doğrultusunda onu yeniden yazmaktadır. Oysa doğrusu, Kuran'ın kendi diline, kavram ve anlam örgüsüne, kültürel değerlerine bağlı olarak tarihsel bağlamı içinde okumaktır. Ancak Kuran'ı böyle okuyunca, basit, yalın, yorumsuz tarihsel ve yöresel bir metin ortaya çıkmaktadır. Bu anlamıyla te'vil çabalarının, Kuran metnini güncelleme amacı taşıdığı bile söylenebilir.
Gelenekçi düşünürlerin de kaydettiği gibi, Kuran, 7 yüzyıl Arap dilini kullanır; o kavramların içeriği, ya Kuran'ı Kuran'la yorumlama ya da erken dönem sözlüklerle yapılabilir; bu anlamda, Kuran'ın kavramlarının doğru anlamı, oluştuğu dönemdeki Arapların anladığı anlamdır.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
İslam bildirilerinin biçimlenmesinde, Muhammed’in değişken niyetlerine ve toplumsal stratejilerine ek olarak, bireysel istemleri, arzuları, edilgenlikleri, uygulamada karşılaşılan aksaklıklar vb.nin de etkili olduğunu düşündürmektedir.
Sayfa 100 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Her şeyi bilen ve belirleyen Tanrı neden sınav yapsın? Tanrıyı insan gibi düşünüp, sınayan bir varlık olarak tanımlayınca, doğal olarak insani biliş ve onun ürünü olan dil, onu geleceği bilmeyen bir varlık formuna sokmaktadır.
İnsanların bütün yaşamlarını, tıpkı bir robot gibi tarihsel-yöresel koşullu dinsel dogmalara adamasını isteme hakkımız var mi?
Sayfa 28 - Bilim ve Gelecek Kitaplığı
Isa’nın Tanrı nın kelimesi ve ruhu olduğu düşüncesi, ortaçağda teoloji geleneğinde Hıristiyan ve Müslüman teologları karşı karşıya getirmiştir. Tartışma şudur: Hz. Isa, Kuran'ın dediği gibi Tanrı nın kelamı ve ruhu ise. şu halde Tanrı gibi öncesiz olmalıdır. Aksi halde Tanrı da yaratılmış bir şey bulunuyor demektir. Çünkü Tanrının ruhu ve kelamı yaratılmış olarak kabul edilirse, başlangıçla Tanrı nın ruhu ve kelamı yoktu sonucu ortaya çıkar. Bu durum ise. Tanrı da ruhu ve kelamı yaratan bir başka Tanrı yı gerektirir. Şu halde onları yaratılmamış olduğunu söylemek zorundayız ki. Hıristiyanların dediği de budur.
Reklam
Ortaya konan cennet ve cehennem betimine bakıldığında, Arap toplumunun ideal ve beklentileri ile korkularının merkeze oturduğu anlaşılmaktadır. Nitekim cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızların, hurilerin, hizmet eden gılmanların, her türlü içkinin, eğlencenin, sedirlerin, gölgeliklerin, altlarından ırmaklar akan bağların, bahçelerin vb. bulunduğunun söylenmesi; cehennemde ateşten, cehennem bekçilerinden (zebaniler), kapı sürgülerinden, kaynar su, irin, kan, zakkum vb. bulunduğundan söz edilmesi, söz konusu anlayışı açıkça desteklemektedir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.