Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbnü'l Arabi Sözlüğü

Suad El - Hakim

İbnü'l Arabi Sözlüğü Gönderileri

İbnü'l Arabi Sözlüğü kitaplarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü sözleri ve alıntılarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü yazarlarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hak varlığın aynasıdır. (Fütûhât, IV:193) "
Kabalcı Yayınları
" Nurun velayetiyle aydınlık ortaya çıkar, böylece insana eşyanın varlıkları gözükür, sıkıntı ve kederler dağılır. Artık görülen her şeyde onun için bir dinlenme, bilgi ve açıklık vardır. (Fütûhât, IV:439) "
Kabalcı Yayınları
Reklam
" Varlığın kalbi* âlemin suretine yardım eder; o âlem ve bütün parçaları için bir kalptir. Söz konusu kalp hepsinin [cem] kalbidir. O varlık suretinin içerdiği görünür ve görünmez hakikatlerden ibarettir, (Fütûhât, IIII:199) "
Kabalcı Yayınları - *Eşanlamlı terimler kalbu’l-cem’ [her şeyin kalbi], kalbu’l-âlem [âlemin kalbi]. Varlığın kalbi İbnul-Arabî’de geçen iki anlamıyla insan-ı kâmildir. Nitekim insan-ı kâmilin âlemin suretlerine yardım işlevi vardır.
" Vakt, kendisiyle olduğun şeydir. "
Kabalcı Yayınları
" Vakt, şimdiki zamandır. Vakit, geçmiş ve gelecek zamanla ilişkisi olmaksızın şimdiki zamandaki halindir (Istılahat, 285) Vaktin mâhiyeti nedir? diye sorulursa, cevap veririz. Geçmiş veya gelecek zamana bakmadan, içinde bulunduğun durumdur. (Fütûhât, II:133) Sûfiler vakti şimdiki zamanda içinde bulunduğun durum diye terimleştirmişlerdir. Vakit iki yokluk arasında var olan bir şeydir. (Fütûhât, II:538) "
Kabalcı Yayınları
Reklam
" Peygamberin vahyi ilk olarak rüyalarla başlamıştır. Hz. Peygamber, rüyasında ne görse, sabahın aydınlığı gibi gerçekleşirdi. Rüya, Allah’ın Müslümanlar için vahiyden geriye bıraktığı kısımdır ve peygamberliğin bir parçasıdır. (Fütûhât, II:58) "
Kabalcı Yayınları
" Her şeyde O'na ait bir ayet vardır O’nun bir olduğuna delâlet eder. "
Kabalcı Yayınları
" Hakk’ın varlığının hakikati gerçek nurdur Halkın varlığının hakikati ise bu nura bağlı gölgedir. (Fütûhât, IV:279) "
Kabalcı Yayınları
" Acaba var olanlar yokluk halinden varlık haline mi intikal etmişlerdir? Yoksa mümkünlerin hakikatleri, yoklukta kalmaya devam ederken, Hakk’ın varlık aynasında birbirlerini mi idrak etmişlerdir? Yoksa Hak kendilerinde zuhur ederken birbirlerini idrak edip, söz konusu olan sadece ‘zuhur’ olduğu halde, varlık kazandıklarını mı zannetmişlerdir? Böylece İbnü’l-Arabî’nin a'yân-ı sâbitenin kendilerini ve birbirlerini idrak edişlerinin mâhiyeti önünde ‘hayret’ içinde kaldığını görmekteyiz. Bununla birlikte İbnü’l-Arabi şu konuda asla kuşku duymaz: A'yân-ı sâbite, varlıklarını hangi tarzda idrak ederlerse etsinler, hariçte mevcut değillerdir ve ‘yokluk’ halinde kalıcıdırlar. Mümkün: Hak vücûd [varlık] yönünden mevcutların aynıdır. Buna göre yaratılmışlar denilen şeyler, ondan başkası değildir. Çünkü yokluk özelliğindeki a'yân-ı sâbite, yoklukta sabittir ve mevcutlardan bir koku almamışlardır. (Fusûs, 76) Sadece Allah ve mümkünler vardır. Allah var olan, mümkünler ise [yoklukta] sabit olandır. (Fütûhât, IV:410) Sadece Allah var, başkası değil Gören herkes Varlık olarak O’nu görür. (Fütûhât, III:329) "
Kabalcı Yayınları
269 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.