Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İçeriden - Kıyıdan Konuşmalar

Ece Temelkuran

İçeriden - Kıyıdan Konuşmalar Sözleri ve Alıntıları

İçeriden - Kıyıdan Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, İçeriden - Kıyıdan Konuşmalar kitap alıntılarını, İçeriden - Kıyıdan Konuşmalar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“ Çünkü bilirsiniz, tam zamanına gelirse bir kitabın arasından çıkan eski bir not, kurumuş bir papatya bile değiştirir insanın hayatını. “
Sayfa 3
Bugün, şu anda hiçbir şeyden korkmasan, sürdürür müydün şimdi sürdürmekte olduğun hayatı? Yalnızlıktan, düşmemekten, sevilmemekten, yenilmekten ve onca şeyden işte, korkmasaydın, yine de seçer miydin bğtğn bu şimdi ki hallerini?
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Mutluluk travması! Yaşayan çoktur.
Hayat böyle tatsız tuzsuz gidiyor ya, artık tatsız tuzsuz olayların olmaması da korkutur seni. Hatta günün birinde mutlu bir sürpriz bile korkudan delirtebilir insanı. Artık seni hakikaten sevindirecek bir şey sevinçten çok, korku ile doldurabilir kalbini. Çünkü sen artık mutsuz olmaya alışıksın. Öyle ki, tam sürpriz yapıldığı anda bile o anı kaybetmekten korkup, o anı unutup tuhaf bir iç sıkıntısına kapılabilirsin. Birini çok seversin mesela, işe bak ki o da seni çok sever, her şey iyi gider, günler şahanedir ama gelir böğrüne bir ağırlık oturur. Alır seni bir düşünce: Ya giderse? Ya gidersem? Ya kanser olursam? Ya ölürse? Vesaire vesaire bir anksiyete! "Çok güldük, ağlayacağız demek ki!", "Her şey çok iyi gidiyor, demek ki başımıza bir şey gelecek"... Bunlar hep aynı köktendir. Mutlusundur sen ve eline bırakılan bu yeni "şey" seni korkudan delirtmektedir. Öyle ki korkudan bu yeni "şeyi" fırlatıp atabilirsin bile elinden. Buna isim koyuyorum şimdi: Mutluluk travması!
En tepeye çıkmak için en dibi görmen gerekir, kocaman bir yalan.
Varacağın dibi gördün mü, yoksa zaten vardın mı oraya? Oradaysan zaten bu yazıyı da okumuyorsun. Okumazsın, okunmaz yani, öyledir... Ama henüz dibe biraz uzaktan baktığın bir yerdeysen, tam oraya gelince, fizik kanunları uyarınca daha dibe gidemeyeceğine göre, hareketin ancak yukarı doğru olacağını, dibin seni gerisin geri hayata fırlatacağını sanıyorsun ihtimal. Ya da birilerinin mutlaka bir şey yapacağını, canım mutlaka bir şey olacağını ve bu yapış yapış melodramın nihayete ereceğini... Böyle şeyler olacak sanıyorsun, değil mi? Olmayacak. Olmaz yani, öyledir...
Hem de öyle bir vururum ki...
Bazı kalpler kendine kendine atıp, kabadayı sanıp kendini, kendi kendine vururmuş.
Her gelen, beraberinde bir gün gidecek olduğu gerçeğini de getirir. Belki de bu yüzden kimileri kimsenin gelmesini istemeyecektir. Bir gidişe daha dayanamayacağı için zama­nı çalıçırpıyla, çaputlu bir karışıklıkla, mühim işler kalaba­lığıyla, ufak tefek heyecanlarla, figüran kalplerle doldura­caktır.
Sayfa 244
Reklam
Tuhaf bir şey aslında, kendisiyle kavgası bittiğinde baş­lıyor insan yaşamaya.
Sayfa 135
Ne zaman bu kadar kıymetli olduk biz? Kimselere, hiç kimselere teslim edilemeyecek kadar stratejik bir önemi kazanmamız ne zamana denk gelir? Bu hayatlar ne zamandan beri "çuvallamaması", "tökezlememesi" gereken büyük birer proje? Ne zamandan beri bir daha asla yaralanmaması gerekecek kadar cılızlaştı içimiz? Oysa geçer hepsi. Bugüne kadar geçmiştir. Ve kurduğumuz cümlelerin hepsi yaralarımızdandır. Yara yoksa bir hayat cümlesi de yoktur aslında. Ancak ve sade ce "Bir daha mı? Birine teslim olmak mı? Asla!" cümleleriyle yaşayanlar değil mi aslında kendini en çok karın serin koynuna bırakmak isteyenler? "Hiçbir şey istemiyorum" diyenler değil midir aslında bu hayattan en temiz, en sonsuz ve en yumuşak kar yatağını bekleyenler? Umduğundan utananlar.. Karı yoklaya yoklaya delik deşik edenler...
Sayfa 164 - EverestKitabı okudu
Ne çok isterdim bir göl yosunu olabilmeyi.
Göl yosunları gibi uyuyakalmak da olabilir hayatın sırrı, kim bilir... Dalganın şaşkını kum gibi sürüklenmek de... Siz bilebilir misiniz? Bazen de durmamak gerekir çünkü. Kendine bakmamak, kendinden kaçmak gerekir. Bazen.
daha çok istemediğimiz şeyleri mi yapıyoruz istediklerimize nazaran
İnsanoğlu zamanı sıfırlamak için zaman içinde anlar seçer. Yılbaşı gibi, doğum günü gibi, evlilik yıldönümü gibi, şu gibi bu gibi... Bu anlar, suni olsalar da hayat üzerine düşünmek için hiç yoktan iyi bahanelerdir. Belki de bu yılbaşı bunlara bakmak lâzım. Bu yıl için fiyakalı bir "hata" düşünmek lâzım. Etraftakilerin yüzleri sizin için endişelenirken gülüp geçip, bir kere olsun direksiyonu kırıp otobandan çıkmak lazım...
1.000 öğeden 671 ile 680 arasındakiler gösteriliyor.