Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nefretin Kökenleri-Yabancı Olana Nefret ve Sonuçları

İçimizdeki Yabancı

Arno Gruen

İçimizdeki Yabancı Sözleri ve Alıntıları

İçimizdeki Yabancı sözleri ve alıntılarını, İçimizdeki Yabancı kitap alıntılarını, İçimizdeki Yabancı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Acısını yaşayabilen, acısından kurtulur." Konfüçyüs
''...bir insan gerçek güzelliğin ancak sevgiyle oluşabileceğini, yani sevginin önkoşulu değil, sonucu olduğunu hiçbir zaman göremez; güzellik sevginin verdiği bir biçimdir.''
Reklam
"Son verse de yaşamın yoksunluğuna ölüm, Ürker yaşam gene de önünde onun. Yine öyle, ürker yürek Sevgi önünde, Sanki ölümün gözdağı varmış gibi onda. Çünkü nerede Sevgi uyansa, Ölür orada Ben, o karanlık despot...'' Mevlânâ Celaleddin Rumi
Bir çocuk, anne-baba otoritesinin tehditkâr soğukluğu karşısında kendisini savunabilecek durumda değildir. Anne-baba, çocuğun duygularını zayıf ve değersiz olarak nitelerlerse, çocuk kendine özgü olandan utanmayı öğrenir. Böylece anne-baba, kendileri için tehdit olarak gördükleri bir şey için çocuğun suçluluk duymasını sağlamış olurlar. Bunun sonucu ise çok derinlere kök salan bir kendilik değeri yitimidir. Kendilik değerinde oluşan bu boşluk, itaat ve anne-babanın direktiflerine kendini bırakmanın tahrikini oluşturur. Milgram'ın deneyinde olduğu gibi, hastam da, bedensel semptomlara rağmen korkusunu ve acısını fark edemiyordu. Bunu yaptığı anda kendisini zayıf ve acınası hissedecekti.
Çocuk, aslında hiç ihtiyacı olmayan, anne-babanın kendi yoksunluklarından ötürü çocuğa veremediklerinin yerine konulan lütuf ve nesnelere boğuluyor. Yani şımartma çocuğun ileriki yaşamında onaylanan ciddi bir eksikliği gösteriyor.
Sayfa 88 - Çitlembik Yayınları pdf
Bizler ancak, acıyı sonunda kendi acımız olarak algılama hakkını ve yaşama yeterliliğini kazandığımızda iyileşebiliriz.
Reklam
"Normallik ölümdür" Theodor W. Adorno.
Günümüzde rasyonel ve gerçekçi olmaktan beklentimiz fazladır. Ancak gerçek durum, gündelik inkârların bizim kültürümüzün "normal" bir parçası oluşudur. Gerçekle yüz yüze gelmekte genellikle zorlanırız. Her birimiz, gerçekle karşılaşmaktan duyduğumuz korkunun tutsağıyız. Bunu görebilmek, bugün geçerli olandan çok farklı türde bir psikopatoloji anlayışını gerektirir. Genel inkârcılığa uyum sağlayan ve böylece kültürümüz içinde başarıyla hareket eden böylesi insanları normal olarak tanım­larız.
“Bir iç bütünlük geliştirebilen ve kimlik duygularını buna dayanarak oluşturan insanlar, aşırı hayal kırıklığı ve yoksunluk koşullarında bile kendilerine olan güvenlerini ve inançlarını yitirmez.”
Sayfa 32 - ÇitlembikKitabı okudu
“Anne-baba, çocuğun duygularını zayıf ve değersiz olarak nitelerlerse, çocuk kendine özgü olandan utanmayı öğrenir. Böylece anne-baba, kendiler için tehdit olarak gördükleri bir şey için çocuğun suçluluk duymasını sağlamış olurlar. Bunun sonucu ise çok derinlere kök salan bir kendilik değeri yitimidir.”
Sayfa 46 - ÇitlembikKitabı okudu
"Kendin olmak demek, kendi kendinle hesaplaşmak demektir."
Sayfa 96 - Çitlembik Yayınları pdf
Reklam
“Onun kendisini canlı hissetmesini, yalnızca ölüm ve yıkım sağlıyordu.”
Sayfa 113 - ÇitlembikKitabı okudu
Serotonin oranındaki düşüklük, saldırganlığın dizginlenme düzeyini azaltır. Bu nedenle serotonin oranları düşük olan, travmatize olmuş çocuklar sık sık saldırgan davranışlar gösterir. Lloyd deMause'nin de ifade ettiği gibi, çaresizliklerinden kaçmak için saldırganca bir tutum sergilerler. Bu, mutlak çaresizliğin yol açtığı üzere, acılarının inkârıdır
erkeklerde şiddet davranışlarının kökenine bir de burdan bakalım:
"Şımartmanın sevmeyle hiç bir alakası yoktur. Aşırı üstüne düşmeyi annelik ilgisine bağlayanlar, kendilerini idealleştirilmiş bir annelik imgesi klişesine kaptırmışlardır. Oğlunu şımartan bir anne, onu babasına karşı kışkırtır, böylece oğul kendisini daha değerli hisseder. Bu durum oğulda, gelişimine zarar verecek fantezileri tahrik eder.
Oğul(syf. 81,82,83)Kitabı okudu
“Winnicott’un da vurguladığı gibi, toplumsal çöküşlerde ve diktatörlüklerin oluşmasında kimliksizliğin rolünü görmek büyük önem taşıyor. Toplumsal çöküntünün panzehiri ise, çocuklarımızın gelişiminde sevgi ve ilgi dolu deneyimlerin desteklenmesi. Toplumumuz, çocuklar için gerçek sevgiyi, onayı ve duygudaşlığı yaşayabilecekleri koşulları oluşturmayı hedef edinmelidir. Hem bireysel, hem de toplumsal tarihimizin besleneceği toprak, sevgidir. Eğer bu toprak zarar görürse, insanın gelişiminde de bir eksiklik ortaya çıkar.”
Sayfa 207 - ÇitlembikKitabı okudu
Şımartmanın sevmeyle hiç bir alakası yoktur. Aşırı üstüne düşmeyi annelik ilgisine bağlayanlar, kendilerini idealleştirilmiş bir annelik imgesi klişesine kaptırmışlardır. Oğlunu şımartan bir anne, onu babasına karşı kışkırtır, böylece oğul kendisini daha değerli hisseder. Bu durum oğulda, gelişimine zarar verecek fantezileri tahrik eder. Babayla ve onu temsil eden her şeyle arasında sürekli bir yarış başlar. Oğul, canavarı devamlı olarak alt etmek zorundadır. Ne var ki, sahip olduğu sözde güç kendi iç gücü değildir. Bu yalnızca annenin, baba karşısındaki bağımlı ve aşağılanmış konumunda oğlunun kendi yanında yer alması arzusundan kaynaklanan, zorlama bir güçtür.
Sayfa 81 - Çitlembik Yayınları pdf
994 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.