İhanet konusunu enteresan şekilde işleyen oyun. Aslında arka kapaktaki tanıtım yazısında “hayatları temel bir yalana dayanan, hatta bu yalan açığa çıktığında kurdukları aşk ve dostluk ilişkilerinin boşluğunu hissetmelerine rağmen, derinden sarsılacak kadar bile sahicilikleri kalmamış üç kişinin öyküsü” şeklinde zikredilişinden belliydi ama yine de bir nebze daha derin bir şeyler bekliyordum. Aldatılan (üstelik sağdıcıyla aldatılan) ve aynı zamanda aldatan bir adam, kocası ve sevgilisi yakın arkadaş olmasına rağmen aldatmaktan da aldatılmaktan da pek gocunmayan bir kadın, sağdıcı olduğu en yakın arkadaşının karısına âşık olmuş ama yine vicdan muhasebesi mevzuuna pek de girmeyen üçüncü kişi. Gerçi bu hikâyede üçüncü kişi diye biri var mı emin değilim. Ortada gerçek bir sevgi var mı o da ayrı bir konu tabi.
Körler ve sağırlar bunca yalanın içinde birbirlerini ağırlıyor kısacası, hatta öyle bir ağırlıyor ki “ben ne okudum az önce” diyerek noktalıyorsunuz kitabı, oldukça akıcı olduğunu ve bir oturuşta bittiğini de ekleyeyim tabi.
Karakterlerden birinin daha derin bir boyutta düşünmesini ve durumu kendi içinde sorgulamasını isterdim ama oyunun aslında gözümüze çarpmayı tam olarak amaçladığı nokta da bu sanırım: vicdanen öyle bir çöküntüye uğramak ki, kör olması gözünün; başkalarına değil, kendine bile acımamak.