Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

II. Sultan Mahmud

Yılmaz Öztuna

II. Sultan Mahmud Gönderileri

II. Sultan Mahmud kitaplarını, II. Sultan Mahmud sözleri ve alıntılarını, II. Sultan Mahmud yazarlarını, II. Sultan Mahmud yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Esaslarını hazırladığı ve ilân edemediği Tanzimat’ı, ölümünden 4 ay, 3 gün sonra, cesur oğlu Sultan Abdülmecîd’in himayesiyle, Mustafa Reşid Paşa yürürlüğe koyacaktır. Bir Mustafa Reşid Paşa’yı yetiştirmesi ve muhafazakâr vezirlerin şiddetli muhalefetleri arasında koruyup yükseltebilmesi bile, II. Mahmud’un pek büyük hizmetlerinden sayılmak lâzım gelir.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
II. Mahmud, başında kendisinden başka türlü hükümdar bulunduğu takdirde dağılabilecek olan imparatorluğu, şahsiyeti ve inkılâpları ile nisbeten az kayıplarla kurtarmıştı. Ama devletin hayatının devamı, asıl ondan sonra tâkıyb edilecek yola bağlıydı. II. Mahmud, Türk tahtının 2,5 asırdan, Kaanûnî’nin ölümünden beri görmediği çapta bir hükümdardı. Böyle bir hükümdara her zaman tesadüf etmek mümkin değildi. Gene de, imparatorluğun zamanından önce dağılmasını önliyecek şahsiyetler yetişmiş, ancak II. Mahmud’un radikal reformları tâkıyb edilemediği için, Avrupa medeniyeti seviyesine erişmek mümkin olmamıştır.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Reklam
II. Mahmud devrinde Avrupa, kesin şekilde Doğu medeniyetini gölgede bırakmıştı. Ancak Türkiye ile büyük Avrupa devletleri arasında ehemmiyetli bir güç farkı yoktu. Bu fark, XIX. asrın sonlarına doğru kesinleşmiştir. II. Mahmud, ilk eyalet teşkilâtına başlamış, vilâyetlerin idaresine de modern bir veçhe vermiştir. Valilerin askerî yetkileri kaldırılmış, askerî ve mülkî sınıflar ayrılmıştır.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Ancak bütün bu azametli inkılâplar, Avrupa’nın her an rahatsız etmesine rağmen gerçekleştirilebildi. Beklenen neticeler tamamiyle alınmadıysa, bunun sebebi, Avrupa devletlerinin emperyalist siyasetleri yüzünden Türkiye’nin bir tek yıl bile rahat bırakılmamasıdır. Maamafih, tarihçiler, son 10 yıl içinde bu kadar büyük inkılâplar yapan Sultan Mahmud’un bir o kadar daha yaşasaydı, Türkiye’nin simasının değişeceğini söylemektedirler. Kendisinden sonra tahtı, aynı fikirlerle hareket eden oğluna bırakmışsa da, çocuk yaşındaki bu gençte, babasının dehâsı, azmi ve enerjisi yoktu. İnkılâpçı sadrâzamların otoriteleri padişahınki kadar olamıyor ve esâsen inkılâpçıların yerine sık sık muhafazakâr, hattâ mürteciler de iktidara yükseliyordu.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Sultan Mahmud, Rus savaşından sonra, ıslahat hareketlerine daha azimli şekilde sarıldı. 2 Ağustos 1826 Hocapaşa yangını ile (Bâb-ı Âlî bile yanmıştı) İstanbul’da fakir semtlerde sefalet başlamıştı. Pâdişâh, Rus savaşında iki kışı, sıradan bir albay gibi Râmi kışlasındaki taş odasında geçirmiş, yeni ordunun yetiştirilmesi mes’elesine mistik denebilecek bir enerjiyle girişmişti. 3 Mart 1829’da, Türkiye tarihinde mühim bir dönüm noktası olan kıyafet kanunu yayınlandı. Bununla, bütün devlet memurları (ilmiye sınıfı hariç) fes ve pantolon, ceket giyeceklerdi. Kavuk ve sarık, şalvar ve çarık yasaktı. Sarık ve cübbeyi ancak ilmiye sınıfı taşıyabilecekti ki, bugün de Batı’da dînî sınıf, kıyâfetleriyle ayrılırlar. Taassubu yenmek için, resmini devlet dairelerine astıran II. Mahmud, bu ıslahat aleyhinde bulunanları veya umursamıyanları şiddetle cezalandırdı.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
20 Ekim 1827 sabâhı Müttefik Donanma, milletlerarası hukukun en ilkel kaidelerine aykırı olarak, savaş bayrağı çekmeden Navarin’e girdi. Esâsen İngiltere, Fransa ve Rusya ile sulh hâlinde bulunduğu için Tâhir Paşa, endişe etmedi. Zaten pek üstün olan müttefiklere karşı koyabilmesine imkân yoktu. Müttefiklerin dostça bir ziyaret için, nihayet mânevî baskıda bulunmak gayesiyle geldiklerini sandı. Ancak Müttefik Donanma, birden bütün toplarını ateşledi. 3,5 saat içinde 57 Türk gemisi battı ve 8.000 asker şehîd düştü.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Reklam
İkinci saltanat devresi, birincisinden de çetin olmakla berâber, 18 yıl iyice pişen Sultan Mahmud, Avrupa tarihlerinde kendisine “Büyük” unvanını kazandıran şahsiyetini, asıl bu devrede gösterecektir. “Vak’a-i Hayriye” diye anılan Yeniçeri ve diğer Kapıkulu Ocakları’nın ilgası, Türkiye tarihinin büyük dönüm noktalarından biri, hattâ modern devrin gerçek başlangıcıdır. 1839 Tanzimat’ı, hattâ Cumhuriyet, Vak’a-i Hayriye’nin bir neticesi şeklinde telâkki edilebilir. Türkiye’de Batı medeniyeti, bu tarihle başlar.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
II. Mahmud, Yunan ihtilâlinin İbrahim Paşa tarafından söndürülmesinden hemen sonra, yeni bir ordunun teşkiline karar verdi. III. Selim’in bütün hatalarından ders aldığı için, bütün kilit noktalarına, hattâ Yeniçeri generalliklerine, bu fikrini yalnız zâhiren değil, içten inanarak destekliyen şahsiyetleri getirdi. Bu iş, burada yazıldığı kadar basit, kolay ve çabuk olmadı. Her an tetikte olan ve kendi hallerini padişah derecesinde bilen Yeniçeriler’i ürkütmemek için, çok dolambaçlı yolları dolaşmak îcâb etti. Nihâyet 25 Mayıs 1825’te “Eşkinci Ocağı” diye modern bir askerî ocağın teşkili resmen ilân edildi.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Mora’daki Türkler’in bir kısmı Tripoliçe’ye can atmakla beraber, çok büyük ekseriyeti, katliâm edildiler. Yunanlılar’ın öldürdükleri Mora Türkleri’nin 40, 50 binden az olmadığı muhakkaktır. Bunların içinde, 400 yıl önce Mora’ya yerleşmiş Türk aileleri bile vardı. 5 Ekim 1821’de Tripoliçe’nin düşmesi, faciayı tamamladı. Kaledeki asker ve sivil 8.000 Türk, yeni doğmuş çocuklar bile ihmâl edilmeksizin katledildi.Bâb-ı Âlî, o kadar himaye ettiği ve bir hükümdar derecesinde imtiyazlar tanıdığı Ortodoks Cihan Patriki Grigorios’un âsilerle işbirliği hâlinde olduğunu tesbit edince, 22 Nisan 1821 günü kendisini tevkif ederek Fener Patrikhânesi’nin orta kapısında astırdı. Göğsünde ihânetini anlatan bir yafta yapıştırılan Patrik’in cesedi, 3 gün İstanbullular’a teşhîr edildi.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Yunan ihtilâlinin tohumları, II. Katherina tarafından, 1768 – 74 Türk-Rus savaşında atıldı. Mora ihtilâlinin Muhsin-zâde Mehmed Paşa tarafından hızla ve kesin şekilde bastırılması üzerine, Çariçe’nin kışkırtmaları bir netice vermedi. Ancak Yunanlılar, bilhassa Ruslar’ın himâyesinde birtakım ilmî, edebî ve siyasî cemiyetler kurdular. Bunlardan 1814’te Odesa’da kurulan “Ethniki Hetairia”, gizli bir cemiyetti. Gayesi, Bizans imparatorluğunun ihyası, İstanbul’un Türkler’den alınması, Türkler’in Avrupa’dan Asya’ya atılması idi.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Reklam
Vehhâbîler, Necd’den başka, Hicâz’ın da mühim bir kısmını ele geçirmişlerdi. Arabistan’ın başka ülkelerini de rahatsız ediyor, çapulculuk yapıyor, hac yollarını kesiyorlardı. Bâb-ı Âlî, Mısır valisi Vezir Mehmed Ali Paşa’ya, Vehhâbîler’i ortadan kaldırması emrini verdi. Mehmed Ali, 2. oğlu Mehmed Tosun Paşa’yı, Hicaz’a gönderdi. Bâb-ı Âlî, 1812’de, 19 yaşındaki Tosun Paşa’ya vezâret pâyesiyle Cidde ve Habeş (Hicaz ve Eritre) valiliklerini verdi. Bu zat, 1811’den 1816’ya kadar çetin seferlerle Vehhâbîler’i alt etti. 2 Aralık 1812’de Medîne’yi, 23 Ocak 1813’te Mekke’yi, 28 Ocakta Tâif’i alarak Vehhâbîler’i Hicaz’dan kovdu. Bu başarı üzerine II. Mahmud’a “Gazi” unvanı verildi.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Âsilerin bir kısmı, II. Mahmud’un 6 yaş büyük ablası Esmâ Sultan’ı tahta çıkarmak istiyordu. Esmâ Sultan, III. Selim’in Nizâm-ı Cedîd’ci Kapdân-ı Deryâsı Dâmâd Küçük Hüseyin Paşa’dan dul kalmış, 29 yaşında, gaayetle akıllı bir genç kadındı. Fakat bir kadının tahta geçmesi Osmanlı tarihinde görülmek değil, akıldan geçirilmemiş bir şeydi. Üstelik bir kadın belki padişah olabilir, fakat halîfe sıfatını taşıyamazdı.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
II. Mahmud, ağabeyini öldürtmekte tereddüd ediyordu. Ancak IV. Mustafa’nın âsilerle işbirliği ettiği kesin şekilde anlaşılmıştı. Zorbalar, daha şimdiden : - Sultan Mustafa’yı isterük! diye bağırmaya başlamışlardı. Bunun üzerine IV. Mustafa, aynı günün gecesi, Kadı Abdurrahman Paşa’nın öncülüğüyle, III. Selim’i şehîd ettirdiği Harem Dairesinde kuşakla boğuldu. Vücudu, devlete cidden zararlı hâle gelmişti. İhtilâlcilerin gözü öylesine dönmüştü ki, Sultan Mustafa’nın öldüğünü bildikleri halde, sarayı basmak istediler. Sultan Mahmud’u öldürseler hânedan sönecekti. Başka bir şehzâde yoktu.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Kapıkulları, Alemdar’ı yok etmek ve genç hükümdarı sindirmek için fırsat kolluyorlardı. II. Mahmud, keyfî bir idareye dalan Alemdar’dan memnun değildi. Diğer taraftan IV. Mustafa’nın taraftarları, onu yeniden tahta geçirebilmek için alttan alta çalışıyorlardı. Bizzat Sultan Mustafa, bu hareketin içindeydi. Bütün bunlardan haberi olan Mahmud Han, hâdiselerin inkişafını bekliyor, yanlış bir adım atmamaya çok dikkat ediyordu. Devlet öyle nâzik günler yaşıyordu ki, hükümdarın tek yanlış davranışı, telâfisi kaabil olmıyacak zararlara zemin hazırlayabilirdi.
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Sultan Mustafa, kardeşinin, kaatillerin elinden kurtulduğunu, Alemdar’la buluştuğunu öğrenmişti. Aklı başından gitmişti. Bağdad Köşkü sofasında geziniyor, yanında kalan bir kaç adamına: - Ben tahttan inmedim, diyordu; Mahmud’u kim çıkardı? Hırka-i Saâdet Dairesi’nden, Sultan Mahmud’dan ilk emirlerini aldığı halde çıkan Alemdar Mustafa Paşa, uzaktan IV. Mustafa’yı gördü: - Bu da kimdir? diye sordu; Sultan Mustafa mıdır? Söyleyin ana, bucağına gitsin; yoksa elimden kıyamete kadar lânetime sebeb olacak bir kazâ çıkacak!
Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.