İki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed
Murat Dumanİki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Gönderileri
İki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed kitaplarını, İki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed sözleri ve alıntılarını, İki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed yazarlarını, İki Çağın Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rumelihisarı'nın yüksek duvarlarına yukarıdan bakıldığında Peygamberimiz Hz. Muhammed' in (s.a.v) isminin plana yansıtıldığı görülecektir.
Akşemseddin, "Maddetü'l Hayat" adlı eserinde; "Hastalıkların insanlarda birer birer ortaya çıktığını sanmak yanlıştır. Hastalıklar insandan insana buluşmak suretiyle geçer. Bu buluşma gözle görülemeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur." diyerek, bundan beş yüz sene önce mikrobu anlattı.
Sayfa 228Kitabı okudu
Osmanlı Olmanın Sırları
Askeri alanda pek çok ilke imza atan Fatih, ilim, edebiyat ve eğitim alanlarında devrin mahir insanlarını Osmanlı başkentinde bir araya getirdi... 15. yüzyılın en büyük astronom ve matematikçisi olan büyük alim Ali Kuşçu'nun yanında... Trabzonlu Rum filozof Amirutzes ve İtalyan arkeolog Anconalı Cyriacus de Fatih'in İstanbul'a davet ettiği bilim adamları arasındaydı.
Sayfa 166Kitabı okudu
Osmanlı Olmanın Sırları
Veziriazam dahil olmak üzere bütün devlet adamları Fatih'in huzurunda ayakta beklerken, alimler rahatça oturup konuşurlardı.
Sayfa 165Kitabı okudu
Fatih, parmaklarını kestirdiği Mimar Sinan Atik karşısında mahkeme huzurunda kendi elinin kesilmesini kabul ettiği zaman gerçek Fatih'ti. Bu fetih İstanbul'un fethinden daha büyüktü.
Sayfa 152Kitabı okudu
Mahkemeye celb edilen Fatih, başköşeye geçmek isteyince Kadı Hızır Çelebi: " Begüm, geç şuraya, hasmının yanında otur." dedi ve padişahı davacıyla birlikte mahkeme huzurunda ayakta bekletti.
NOT: Osmanlılık, meydanlarda esip gürlemekle olmuyor. Bunun bir bedeli var, en azından cesurca adaleti uygulayacak yargıçlara ve kanunların kendileri içinde geçerli olduğuna inanan idarecilere ihtiyaç var.
Sayfa 151Kitabı okudu
Ortodoks Patrikhanesi'nin İstanbul merkezli olarak varlığını sürdürmesine, ayrıca Ermeni Patrikhanesi'nin teşkilatlanmasına müsaade edildi.
Sayfa 150Kitabı okudu
Osmanlılar hakkında hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği hususlardan biri şüphesiz eşsiz bir hoşgörüyle uygulanan din ve vicdan hürriyetidir.
Sayfa 150Kitabı okudu
Fatih, İstanbul'a girdikten sonra önünde hürmetle eğilen patriğe karşı alicenaplık gösterdi. Onu yerden kaldırdıktan sonra şu sözleriyle teselli etti: " Ayağa kalkınız. Ben Sultan Mehmet, hepinize söylüyorum ki: şu andan itibaren artık ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda gazab-ı şahanemden korkmayınız!"
Sayfa 148Kitabı okudu
Eyüp Sultan...
"Her kim bu dünyada bir mü'minin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun kusurunu örter." hâdisi hakkındaki şüphelerini gidermek için deve ile Mısır'a kadar gidip Ukbe bin Amir ile görüşmüş ve hâdisi teyit ettirdikten sonra gerisin geri Medine'ye dönmüştür.
Sayfa 251Kitabı okudu
O devirde tıp sahasında büyük isimlerden biri olan Akşemseddin Hazretleri, bulaşıcı hastalıklar üzerinde çalıştı. Araştırmaları neticesinde telif ettiği "Maddetü'l-Hayat" adlı eserinde; "Hastalıkların insanlarda birer birer ortaya çıktığını düşünmek yanlıştır. Hastalıklar insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülemeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur." diyerek, bundan 500 sene evvel mikrobu anlattı.
Sayfa 233Kitabı okudu
O dönemde İstanbul'a davet edilen İtalyan sanatkârlar arasında Rönesans'ın ünlü ressamlarından Centilo Bellini de vardı. Fatih'in meşhur tablosunu yapan Bellini, Eylül 1479'dan Ocak 1481'e kadar İstanbul'da kaldı. Bu süre içerisinde Venedikli ressam, 15.yüzyıl Osmanlı kültürünü yansıtan çok sayıda esere imza attı. Aynı dönemde Batı'dan davet edilen ressamlar tarafından Topkapı Sarayı'nın duvarları resimlerle, kabartmalarla ve nakışlarla süslendi. Fatih, hem Bellini hem diğer sanatkârlarla yakından meşgul oluyordu.
Sayfa 222Kitabı okudu
Fetihten sonra hem can ve mal emniyetleri hem de dini hürriyetleri muhafaza altına alınan Ortodokslar, Patrikhane aracılığıyla Fatih'e müracaat ederek; Rumların adli davalarına kendi mahkemelerinde bakılması için izin istemişlerdi. Fatih de , isteklerinin kabul edilebileceğini, ancak evvalâ Osmanlı mahkemelerini gezmelerini tavsiye etmişti. Üsküdar, Kütahya ve Konya gibi yerlerde Osmanlı mahkemelerini gezip inceleyen papazlar, adalet mekanizmasının hassas bir çizgide işlediğini görmüş ve tekrar Fatih'in huzuruna gelerek, "İsteğimizden vazgeçtik, biz sizin mahkemelerinizde muhakeme edilmek istiyoruz." demişlerdi.
Sayfa 203Kitabı okudu