Benim karşımdaysanız gerçekleri dogmatik bir tarzda ele alamazsınız. Bunu ücretli kölelerinize saklayın. Onlar size cevap vermeye cesaret edemezler çünkü onların ekmeği ve hayatı sizin elinizdedir.
Yıllarca önce merhum Yaşar Kemal bana alındığı gözaltından serbest bırakılırken Çukurova'da yıllarca dinleyip derlediği deyişleri içeren, dokuz yüz sayfa tutan defterlerini karakoldan çıkarken istediğinde polislerin kendisine "Hava soğuktu, biz onu ısınmak için sobada yaktık!" dediklerini ağlayarak anlatmıştı. Yanaklarından akan, senin, benim gibi yarın unutulası birinin değil, ünü yüzyılları aşan bir dâhinin gözyaşlarıydı. Kara cehaletin yol açtığı yıkıma bakar mısın? Bu kara cehaleti ben de tanımıştım. Görev yaptığım ilçede bir hukukçunun "Nurculuk" akımını felsefi bakımdan eleştiren ve ceza hukuku açısından değerlendiren kitabını bulan polis, "Sen Nurculuk propagandası yapıyorsun" diyerek gizlice 5 gün boyunca gözaltında işkence yapmıştı zavallı bir esnafa. Odama getirdiklerinde ayağa kalkamıyor, tabanları yediği sopadan şişmiş, yürüyemiyordu. Hem iktidarlar yazıdan ve kitaptan neden bu denli korkarlar ki!Dilerim Hitler gibi kitaplar yakılmaya kalkışılmaz, benim ülkemde.
Eski Yargıtay - Onursal Başkanı Sami Selçuk
01.09.2016
Sözde bir Devlet'in ne "ra'iyye"si, ne "tâbi"si, ne "köle"si, ne "pleb"i, ne "parya"sı ne de eski dönemlerin "kış geliyor" deyince "titremeye hazırım" diyen bir "kalender"iyim. Tam tersine hukukun vazgeçilmez bir öznesiyim. Bu yüzden hak ve özgürlüklerim konusunda seninle asla ve kata pazarlık yapmam. Evet, sen iktidarsın, ama kendi yasal sınırların içinde kalırsın, haklarıma ve özgürlüklerime "iktidar, benim" diyerek dokunamazsın.Çünkü "Bütün hukuk insan içindir" (Hominum causa omne ius constitutum est) der, beş yüzyıl önce Corpus Iuris Civilis'in en önemli bölümü olan Digesta (Pandectae) ve hukuk devletinde hukuk güvenliği, kamusal olarak yürürlükte bulunan adil yasalara karşı koyanların yararlandığı temel haklar aracılığıyla gerçekleştirilir.Çünkü "Türkiye'de hukuk ve yargıçlar var."Sakın bu dediklerimi küçümseme!"Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner.Sizin Batı'dan çevirip aldığınız, ama iyi özümseyip kavrayamadığınız ve yukarıdaki ilkelere dayanan yasalara göre, biri bir suç işledi mi, devlet, onu kendisi yargılamaz, yargılayamaz. Bağımsız ve yansız bir erke teslim eder. Halka ait egemenliği Türk halkı adına kullanan erkin adı "yargı(lama)"dır (Anayasa, m. 6, 9).
Eski Yargıtay - Onursal Başkanı Sami Selçuk
Ayşe Kadıoğlu “…Cumhuriyet Türkiye’sinin en ideal öğrencileri soruların cevaplarını bilen ancak kendileri soru sorma alışkanlığı edinmemiş kişiler olarak yetişmişlerdir” tespitinde bulunur. Tespitin devamı çok daha çarpıcıdır: “Nitekim “…çıplak bir düşünme anını simgeleyen …Düşünen Adam (heykelinin) Türkiye’de bilinen en popüler kopyası bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunmaktadır.”
Ey bu toprakta birer nâş-ı perişan bırakıp
Yükselen, mevkib-i ervâh! Sakın arza bakıp
Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var
Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!”
Şimdi size sorayım; bu şiirin yazıldığı günden bu yana değişen ne?